DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “ANALAR ve KIZLARI”, AÇILMALI “GÖZLERİ!..” * “Ailenin yok olduğu toplumlarda; artık dinden, milletten, devletten bahsetmek hayal olacaktır.”, “6284 No.lu Kanun, aileyi çökertmekte kullanılan başlı başına bir yıkım vasıtasıdır.”, “İstanbul Sözleşmesi’nin aslı, Kadına Yönelik Şiddet ve aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. Meclis’e, 2011 yılında HPD Milletvekili Pervin Buldan sunmuş, CHP desteklemiş ve o dönemdeki MHPH ve AK Parti vekillerince de kabul edilmiştir.” (Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil-Türkiye Gazetesi; 01.11.2019, s. 12) aygıdeğer Okuyucularımız!..“
Diriliş Postası Gazetesi Yazarı Sn. Ferhat Ersin”, 30 Eylül, 02 Kasım 2019 günlü “
Analar ve Kızları ” başlıklı köşe yazısında aynen şunları söylemektedir:
“(…) Ana; hep feda eden, kâr nedir bilmeyen fedakârdır! Ana, cefayı tespih tespih çeken cefakâr; çileyi şükür vesile bilen çilekârdır!Ana; evlâdı ve ailesi için çölleri mor sümbüllü bahçelere çeviren bahçıvandır!..Ana; sevginin, şefkatin, merhametin membaı iken evlâdı ve ailesi söz konusu olduğunda öfkenin, hiddetin, şiddetin kaynağı olup cihanı ateşe verebilecek bir candır!..Kadın; yaratılışı itibariyle naziktir, nazenindir, zariftir; fiziken zayıftır!.. Bakmayın ve aldanmayın günümüz insanımsılarının ‘Kadın güçlüdür, erkeğe muhtaç değildir, erkeğin yaptığı her şeyi yapar!..’ gibi teranelerle kadınları erkeklerle yarıştırıp, iyice erkekleştirip kapitalizme hizmetkâr, ucuz iş gücü, sömürü aracı yapmaya çalışmalarına!..Kadın; gücünü zarafetinden, nezaketinden, edebinden, ahlâkından alır!.. Ama gerçek anlamıyla bir güçten bahsedeceksek de asıl gücünü analığından alır!.. Analık ise sâdece çocuk doğurmak değil, analık vasfına haiz olmakla ilgili bir durumdur!..Kadın; erkek gibi kabalaştıkça, her ortama girdikçe, kendinden ödün verdikçe zayıflıyor!..Erkek, bir cevizin kabuğuysa kadın meyvesidir; erkek kafaysa kadın beyindir, erkek göğüs kafesiyle kadın kalptir, erkek taşsa kadın topraktır!.. Biri diğerini korur, muhafaza eder; diğeri hayatî görevleri yerine getirir!..Tabii ki görev paylaşımlarında bazen aksaklıklar, haksızlıklar ve adaletsizlikler olmuştur, oluyor. Ancak bunlar; isyân ateşini, intikam duygusunu haklı kılmaz!..Düzeni bozup düzensizliği hâkim kılmayı, millî mânevî değerlere savaş açıp aykırı olmayı, İslâm dışı akımlara kapılıp anarşi düzinene yelken açmayı normalleştirmediği gibi (böylesi yanlış davranışlar: A.K.) kadının, ailenin, toplumun da felâketi olur!.. Şimdiye kadar kadınlarımızın ezildiği de olmuştur, haksızlığa da uğramıştır, hak ettiği değeri görmediği de olmuştur! Evlâdından, kocasından çekmiştir; imtihân deyip sabretmiştir!..İşte tüm bu özellikleri; kadını, anayı bizim toplumumuzda, İslâm’da müstesna bir yere koymuştur!.. ‘Hanım’ yapmıştır onu, hanların hanı olmuştur!..Bundan dolayıdır cennetin anaların ayaklarının altına serilmesi!..Bakmayın şimdi kadın hakları, kadına özgürlük, eşitlik, pozitif ayrımcılık teraneleri ile ortalıkta dolaşıp dünyayı velveleye verenlere!.. (…) Maalesef ki kadınlarımızın ekseriyeti de modern dünyanın yalancı insanlarının, ikiyüzlü sistemine ve algı operasyonuna kanmış; kendi çektiği sıkıntıları çekmeyeceğini düşünerek kızını kendinden farklı yetiştirme, kendinden farklı yere konumlandırma, fıtratı dışında bir yola sokma yanlışına düşmüştür!..Analarımız ve kızlarımız arasında uçurum oluşmuş ve analar yâr iken kızları yar olmuştur. Her türlü hoyrat rüzgâra, fırtınaya, yağmura, çamura açık hâle gelmiş ve her geçen gün daha çok zarar görmeye başlamıştır. Analar ve kızları arasındaki bu fark, hayra alâmet değildir!..”“(…) Feminist dünyanın albenisi yüksek; dışı hoş, içi nahoş propagandalarıyla kızlarımızın önemli bir kısmı bizim kızımız olmaktan çıkarılmış vaziyette. Müslüman ananın İslâm’dan bîhaber kızı, tesettürlü ananın mini etekli kızı, mecbur olmadıkça sokağa çıkmayan ananın gece yarılarlına kadar eğlence merkezlerinin tozunu attıran ve evin yolunu unutan kızı, argo bir kelime duyunca yüzü kızaran ananın bir erkekten duyamayacağınız küfürleri savuran kızı…Ne diyordu Necip Fâzıl Kısakürek? ‘Utanırdı burnunu göstermekten sütninem/Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem…’(…) Tesettürün farz olduğuna inanıyorsan kızın niye kendi inandığın değerlerle yetiştirmek gibi bir gayen yok. Hatta kızını teşvik ediyorsun modern(!) olmaya… Senin için olan âhiret, kızın için yok mu ya da sen tesettürlü olunca kızın tesettürden muaf mı oluyor?İnanmıyorsan sen niye böylesin, inanıyorsan kızını niye ateşe atıyorsun?” aygıdeğer Okuyucularımız!..Biz de “
Ferhat Bey Kardeşimizin” bu güzel tespitlerine aynen katılıyor ve O’nun nesir hâlindeki sözlerini (kendi his ve düşüncelerimizi de katarak)“
nazım” hâline çevirerek aşağıdaki mısralarımız ile daha bir pekiştirmek istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = = “Söze”, “Söyleyene” bak; “Hakk rızâsı var mıdır?”“Dünyâ-âhiret” için, “Yap dediği kâr mıdır?”
“Örf-âdete” uygun mu, yoksa “intihar mıdır?..”“Kadın Hakkı”, “Özgürlük”; “Eşitlik”, “…Ayrımcılık”;“Teraneler-Velve…ler”, yoksa bir “mezar mıdır?..” “Seni-Senden çalıp” da, “Soy-Sop’undan alıp” da; “İkiyüzlü Sistem”in, “kıskacına salıp” da; “Günâh Pazarları”nın, ortasında kalıp” da… “Kadın Hakkı”, “Özgürlük”; “Eşitlik”, “…Ayrımcılık”;“Çamuru”nda kirlenen, “yıkanmaz bir kalıp”ta!.. “Seni-Senden Çalan”lar, “Soy-Sop’undan Alan”lar; “Sevk-u safa” eylerler, dizi-dizi “yalan”lar; “Şeytân-Nefis” ve “Onlar”, “Şer İşler’den anlar”lar!..“Kadın Hakkı”, “Özgürlük”; “Eşitlik”, “…Ayrımcılık”;“Ailevî Huzur”dan, hep bunlardır çalanlar!.. “Analar ve Kızları”, açılmalı “gözleri”;“Hayr”a mıdır “şerre” mi, kayda geçen “sözleri”;“İç”e yoksa “dış”a mı, dönük durur “yüzleri?..”“Kadın Hakkı”, “Özgürlük”; “Eşitlik”, “…Ayrımcılık”;“Yapıcı”, “Yıkıcı” mı, gizli-açık “özleri?..” “Analar ve Kızları”, “aile temel taşı”;“Hazret-i Fatıma”ya, uzar “örneklik yaşı”;“Sûret-ül Nisâ” ile, “ev-ocağın sırdaşı!..!“Kadın Hakkı”, “Özgürlük”; “Eşitlik”, “…Ayrımcılık”;“Avrupa-i bir hayât”, “nâr-ı Cahîm’in başı!..” “Analar ve Kızları”, “Güçlü Millet” için şart; “Güçlü Millet” olunca, “Güçlü Devlet”e start;“Baharın müjdecisi”, gelir elbet bir gün “Mart!..”“Kadın Hakkı”, “Özgürlük”; “Eşitlik”, “…Ayrımcılık”;“Kokanalar” elinde, “Haç boyalı” bir “kokart!..” KAYIKÇ’Ali yaz-söyle, “Analar-Kızlar” duysun;“Ahzâb-Nûr” onlar için, “ilâhî emre” uysun;“Ayşe-Fatma-Emine”, hatta “Emel” ve “Aysun!..”“Kadın Hakkı”, “Özgürlük”; “Eşitlik”, “…Ayrımcılık”;“Dıştan” geldi “dışarı”, “kapı önüne” koysun!..