DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “62-84/ATMIŞ İKİ SENSEN DÖRT”:YENİ BİR “BÂTIL FENDİ” aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere; ülkemizin “
günlük gündemi”niişgâl eden mevzusu “
Kovit-19/Korona Virüsü” olurken, yaklaşık 10 yıldan beridir de “
gündemden düşmeyen” bir başka konusu da (daha doğru bir ifade ile “
sosyal yaşayış ve aile hayâtına” âdeta bir bomba gibi düşen 29.11.2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren) “
6284 Sayılı Kanun”un varlığı ve “
Avrupa Konseyi/İstanbul Sözleşmesi”dir. (Hakkında en geniş bilgi için bkz:
Millî Gazete İstanbul Sözleşmesi Özel Baskısı; 11.05.2020, 16 sy.)“
Yaşlı-genç” evlere kapandığımız, bir yandan da hemen her akşam TV haberlerinden “
Kadın Cinâyetleri/Kadına Şiddet Haberleri” almaktan âdeta bıkkınlık yaşadığımız bu günlerde; “
Millî Kültür-Sanatın Sesi” olarak 4 yıldan beridir çıkmakta ve 22 sayıdır Bafra-Samsun derken bütün yurt geneline doğru yayılmakta olan (içinden zaman zaman harıltılı-hırıltılı, mânevî /mikrobik tıkırtı/takırtılar duyulsa da) güzel bir sesi olan “
EDEBİCE Fikir-Sanat-Edebiyat Dergisi”nde, hisli mi hisli, güzel mi güzel bir “
hikâye” okuduk.Sn “
Soner Oğuz”un kaleme aldığı bu hikâyeyi okuyunca da oldukça etkilendik ve aşağıdaki mısraları kaleme aldık. Önce bu hikâye ve sonra da bu şiirimizle
Sizleri başbaşa bırakıyor ve sağlık-âfiyetler diliyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = = “Adamın biri, karısını türlü bahanelerle döver dururmuş. Zavallı kadın artık bıkıp usanmış. Dikleşmekten vazgeçmiş, bir daha dayak yememeyi kafasına koymuş. ‘Sen haklısın, sen doğrusun, sen iyisin’, diyesiymiş hep. Adamın ağzından lâf daha çıkmadan uça ese dileğini yerine getiriyormuş. Adam, Alâaddin’in cinini bulmuş beğenmez. Kusur bulamadıkça, içi içini yer. Neyi bahene etse de kadını pataklasa? Kendince bir tuzak kurar. Ağustos sıcağı… Tarla tapan çalışır bunlar. Adam, tarlanın orta yerine bir soba kurar, yakar. O sıcakta başlar deli gibi ısınmaya. Nasılsa karısı görüp gelir, ‘Sen kafayı mı yedin, bu sıcakta, bunun ne işi var tarlanın ortasında?’ diye söylenir. Ben de basarım köteği, diye geçirir aklından. Lakin kadıncağız, dumanı tüten sobayı görünce tarlanın öte ucundan elleri koynunda, nefes nefese koşar-gelir:Hiçbir şey demeden ellerini ovuştura ovuştura ısınmaya başlar. Adam şaşırır:‘Kadın, sen del’lendin mi, şu sıcakta kulağından şıpır şıpır ter damlarken neye geldin ateşin başına?..’Uyanık kadın ısınmaya devam ederek, ‘Soba bu soba! Kurban olduğumun kahrı yazın da çekiliyo kışın da. Oh, ne ısıcak; ohh ne güzel!..’ diye diye ellerini bir koynuna sokuyor, bir sobaya uzatıp ısınıyormuş.” (sy: 43)= = = ( 1 ) = = = “62-84/Altmış iki seksen dört”:Yeni bir “Bâtıl Fendi”; “Milyon-milyon” hiç değil, “milyar-milyar Hennâs” var; Bir o kadar da “Vesvâs”, sanma “nesli” tükendi; “Korona’lıAylar”da, “damara basma” zinhâr; Unutma ki “Âdem”i, “Havva Ana”mız yendi!.. “62-84/Altmış iki seksen dört”: “AB”nin dayatması;“İstanbul Sözleşmesi”, “İslâm’a kol atması”;“Nisâ” cadde-sokakta, “er”in “hapis yatması!..”Sözüm ona “Özgürlük/Kadın Hakları” dendi; “Şeytânlaşmış İnsanlar”, “aklı-idrâk”ı yendi!.. “62-84/Altmış iki seksen dört”: “Bâtıl”ın son oyunu;“Dişikuş/Kadın”ların, değiştirdi huyunu; “Kadın Beyanı Asıl”, kazar “derin kuyunu!..”Sözüm ona “Özgürlük/Kadın Hakları” dendi; “Şeytânlaşmış İnsanlar”, “aklı-idrâk”ı yendi!.. = = = ( 2 ) = = = “62-84/Altmış iki seksen dört”: Yeni bir “Kadın Fendi”;“Firâsetli akıl” çok, sanmayın ki tükendi; “İsâ-Muhammed Resûl”, böyle “analar” emdi!..“Akıl-idrâk” kuvvete, daim “galebe” çaldı; “Şeytân” çalıp-oynarken, “eli böğründe” kaldı!.. “Yaz-baharnayları”nda, neden kırkılır koyun?“Yaz günü soba yakmak”, “oyun içinde oyun”;“Huzur-geçim” diyorsan, böyle “akıla soyun!..”! Akıl-idrâk” kuvvete, daim “galebe” çaldı; “Şeytân” çalıp-oynarken, “eli böğründe” kaldı!.. KAYIKÇ’Ali yaz-duyur, bu “Hikâye ders” verir; “Şeytân: Arabozucu”, “yıkmak için hırs” verir; “FirâsetliKadın”lar, “kışı yaza çevirir!..”Akıl-idrâk” kuvvete, daim “galebe” çaldı; “İblis” çalıp-oynarken, “eli böğründe” kaldı!..