“Bana bir şey olmaz!” Diyorsan..OLSUN BE ARKADAŞ, OLSUN!..
Toplumumuzda, büyük bir sorumsuzluk var…Bu sorumsuzluk, vurdumduymazlığı körüklüyor…Böyle olunca da, adam; “Bana bir şey olmaz!” diyerek ağzı, burnu, bağrı açık geziyor!..Böylesi adama artık “Olsun be arkadaş” demek durumundayız…Olsun ki başkalarına da emsal teşkil etsin, örnek olsun…Sana bir şey olursa ne olur biliyor musun?..Hiç düşündün mü?..Senin başına ve sevdiklerinin başına neler gelecek!..Önce sende test yapılacak, “Pozitif” çıktığı an karantinadasın…Seni ambulansla tecrit edilmiş bir şekilde hastaneye götürecekler…Bir hasta odasına koyacaklar…15 gün sürecek olan bir tedavin başlayacak…Yakınlarından hiç birisi seni göremeyecek, sen de onları…15 gün doktorlar, hemşireler ve hastabakıcıların gözüne bakacaksın…Sana o 15 gün 15 yıl gibi gelecek…Ağlasan, duyanın olmayacak…Virüsün bedenine vereceği zararları burada anlatmak istemiyorum…Ben sosyal ve ananevi konulardan sana yaklaşıyorum…Senin testin pozitif çıktı ya!..Sen hastanedesin ama evdekilerden haberin yok!..Onlar da teste tabi tutulacaklar…Pozitif çıkarsa hastaneye, çıkmazsa 14 gün evde karantinada kalacaklar…Evden çıkmasınlar diye tedbir alınacak, çıkamayacaklar…Daha fazlasını anlatmama gerek var mı?..Şayet vurdumduymaz olmayıp da, “Bana bir şey olmaz!” demeyip de…Sağlık bilim kurulunun ısrarla tavsiye ettiği…Televizyon ekranlarında günlerce yayımlanan kamu spotunda…Profesörlerin üstüne basa basa söyleyip tekrarladıkları…Şu 14 kuralı uygulamış olsaydın…Bunların hiç birisi olmayacak, evde kalarak, sabrederek…Hem kendini, hem aile efradını ve hem de fedakârane büyük uğraş verilen…Sağlık sistemini zora sokmayacak, düşman korona da…Üzerine atlayacağı, bulaşacağı insan bulamayınca geberip gidecek…Hepimiz güzel günlere, sağlıkla erişmiş olacaktık…“Sen” derken, bir tek sana demiyorum…Senin gibi milyonlarca “Sen gibilere” söylüyorum…Bu güzel ve eşi benzeri olmayan vatanımızı…Bizlere emanet edenlerin çektikleri açlık, eza, cefa, kan, can…Boşuna mı verildi?..Osmanlı İmparatorluğunun son döneminden…Asla unutmamamız gereken Çanakkale deniz ve kara savaşlarında ki kahramanlıklar…O muharebe meydanlarında çekilen çekilen çileler, verilen kanlar, canlar…Yazlık giysileriyle donarak öleceğini bile bile vatan savunması için Sarıkamış da can veren şehitler…“Size ölmeyi emrediyorum” emrine uyan, bayrağımızı bayrak yapmak için kan dökenler…Ecdadımız bütün bu eziyetleri çekip, açlık, yokluk içinde bizlere bu cennet vatanı bırakmak için her türlü fedakârlığı yapmışken…Biz, siz, bizler, sizler, hepimiz…Katil Koronayı bu vatan topraklarından silip atmak için…Şu 14 Kuralı yerine getirmeyip, akl-ı selimi bir tarafa atmanın nasıl bir izahı olabilir…Bizden, sizden.. Çok şey mi istendi?..Maske takınız, mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayınız, ellerinizi sık sık sabunla 20 saniye oğuşturarak yıkayınız, sosyal mesafeye uyunuz, öksürüp hapşırma durumunda ağzınızı mendille kapatınız yoksa ağzınızı kolunuzla kapatınız, dışarı çıktığınızda dokunduğunuz metal, karton ve poşet gibi malzemelerden dolayı elinizi mutlaka yıkayınız, kapalı ortamlarda bulunmayınız, bulunursanız maskenizi mutlaka takınız, tokalaşmayınız ökpüşmeyiniz, maskenizi 4 saatten fazla kullanmayınız, kullandıktan sonra sadece lastikli kısmı kulağınızdan çıkararak mutlaka çöp poşetine atınız ve elinizi yıkayınız, elinizi yüzünüze burnunuza değdirmeyiniz, koli-paket ve dışarıdan gelen ambalajlı her bir şeyin ambalajını mutlaka dezenfekte ediniz, bir yerlere dokunduktan sonra dezenfektan veya kolonya kullanınız, eve geldiğinizde üstünüzü çıkarıp değiştiriniz ve havalandıracağınız bir yere koyunuz veya 60 derecede yıkayınız, evinizi sık sık havalandırınız, Mümkünse evde bile omuz omuza yan yana oturmayıp aranıza mesafe koyunuz gibi temkinli ve temizlik kurallarına uymak çok mu zor geliyor bizlere?..Bir acdadımızın çektiklerini gözünüzün önüne getiriniz, bir de bizden istenen basit, aslında her zaman uyulması gereken kuralları…Uygulamıyor ve kurallara uymuyorsak…Evde kal, hayatta kal çağrısına kulak vermiyorsak…2 gün evde kalınacak diye, deliler gibi sokaklara çıkıp 40 günde alınan…Olumlu gidişi olumsuz hale getirecek şekilde sorumsuzca davranıyorsak…Savaş varmış gibi marketlere, büfelere, fırınlara saldırıyorsak!..Vay bizim halimize!..Ecdadımızın kemikleri sızlıyordur!..Bu kurallar hem kendimizi ve hem de karşımızdaki insanları korumak için…İnsani ve vicdani bir sorumluluktur…İşte bundan dolayıdır ki, ve diyorum ki..Sen arkadaş, hâlâ “Bana bir şey olmaz” diyorsan!..Olsun be arkadaş, sana bir şey olsun!..Kalın Sağlıcakla.