DEREBAHÇELİ ALİ KAYIKÇI “BİR RİZELİ” YIKTI, “ÖBÜRÜ” YAPTI!.. aygıdeğer Okuyucularımız!..“Türkiye Takvimi”nin 27 Ağustos günlü yaprağının arkasında, oldukça dikkat çekici bir bilgi vardı. Bu sayfada, “
İrfan Özfatura”nın kaleminden aynen şunlar denilmekte idi:“Tuğra; Oğuz Hakanlarından kalma bir gelenek, bir alâmet, bir işaret, nişan.‘Hükümdarın mühür ve imzası’ bir bakıma. Selçuklularda Tuğrul Bey’den itibaren tuğra kullanılır. Tuğralar fermanlarda ve sikke üstüne basılırlar. Kitâbe; binânın görünen bir yerine asılan levhalardır. Bu binâ niçin yapıldı, kim yaptırdı, ilgili âyetler, hadîsler, duâlar…29.02.1926 tarihinde ‘
Rize Mebusu Ekrem Bey’, Meclis’e bir kanun teklifi verir: ‘
Gerek İstanbul, gerek Ankara’da; Osmanlı dönemine âit tuğralar ve halkını tutsak eden hükümdarlara yazılan methiyeler, nice binânın giriş kapısında sanki Cumhuriyetimize meydan okurcasına durmaktadırlar… Bu tuğra ve levhaların çocçuklarımızı zehirlemesine izin veremeyiz. Derhâl kaldırılmasına ve yerlerine Cumhuriyet arması konulmasına…’Mecliste kabul edilince
Mehmet Emin (Yurdakul) teessüfle Ekrem Bey’e döner ve der ki: ‘…salahiyeti aldınız, artık kırıp dökebilirsiniz rahatlıkla!..’Aferin alma kaygısındaki ucuz insanlar; raspalara, çekiçlere sarılırlar. Çöplüklerde işli mermerler, kiminin üzerinde ‘
Maşallah’, kiminin üzerinde ‘
Allah nazardan saklaya…’ Câmilerin de boşaltılmasını isterler, ihaleye çıkarıp satarlar. Kimini ahır, ambar yapar, kimini koğuş olarak kullanırlar. Bâzılarına buğday doldurtulur. Eski mezar taşları da tahrip edilir. Sâdece câmi hazirelerindekiler tecavüzden kurtulurlar. Birkaç tane Karacaahmet’te kalır, üç beş tane de Eyüpsultan’da…Harf inkılâbından sonra kıyım hızlanır, yalaka idareciler göstere göstere kitâbe kırar, yükselmeyi umarlar. Gümüşsuyu çeşmesi de vandallardan kurtulamaz. Gülhane kapısındaki 1. Ahmed Çeşmesi’nin tuğrasına da acımazlar… Harbiye Nezaretine Şevki Bey’in yazdığı ‘Dâire-i Umûr-i Askeriyye’ yazısı kapatılır…”
= = = * = = = Efendim; bu satırları okuyunca hâtırımıza, bir asır sonrasının bir başka “
Rizeli”si geliverdi ve bu durum bize, aşağıdaki mısraları yazdırdı. Diyoruz ve
Sizleri bu şiirimiz ile başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = ( 1 ) = = = “İrfan Özfatura”, derledi-yazdı;Bir “Rizeli” yıktı, “öbürü” yaptı. Din-diyânet hasmı, azdıkça azdı; Makama-mevkiye, sanırsın taptı; “Tuğra”yı târihten, âdeta kazdı!.. Onca “Kitâbeler”, onca “Tuğralar”;Çekiçler-raspalar, hora-haralar; Osmanlı’ya vurur, Oğuz yaralar!.. Din-diyânet hasmı, azdıkça azdı; Sözde “Rizeli”ydi, kıytırık “Laz”dı!.. “Tuğralar-Levhalar”, gözüne battı; Bir “Kanun teklifi”, kökten berbattı;“Mehmet Emin”i, içten ağlattı!..Din-diyânet hasmı, azdıkça azdı; “Ekrem Bey” diyorlar, kuş beyin-kaz’dı!.. = = = ( 2 ) = = = “14 Ağustos”ta, “Ak Parti” doğdu; “Refah”la başlanan, “hizmete” boğdu; “Kararan ufku”muz, bi güzel ovdu!..“RTE”li “Rize”miz, “yapıcı” oldu; Temeller atıldı, “denizler” kazdı!.. “BM”de “ses verdi”, “biz varız!” dedi; “Suriye-Irak”a, “Çıkarız!” dedi; “Doğu Akdeniz”i, “Yakarız” dedi!..Gönülden-gönüle, “akıcı” oldu; “Yonan”a-Makron”a, bu “son ikaz”dı!.. KAYIKÇ’Ali der ki, bu “târihe not”;“Ayasofya” ile dedik “motamot”:“Papanın Çanı’na, tıkıyoruz ot!..”“Ay Yıldız Korkusu”, “yakıcı” oldu; “Korona Sonrası”, “ilkbahar-yaz”dı…