DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
BU “HAİNLER”, BU “GÂFİLLER” TARİHTEN!.. (“Malûmlar”a “Taşlama”, mısra-mısra haşlama): aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere;
“Türkiye Gazetesi”nin 15 Haziran 2022 günlü nüshasındaki bir manşet haberi ile aynı anda iki ayrı yaramıza dikkat çekilmiş ve birinde “
millî kültür” noksanlığına işaret olunurken diğeriyle de “
millî tarih” şuursuzluğuna âdeta parmak basılmıştır.Bu haberde,
“İstanbul Tanıtımında Rezalet: UYGULAMADA YUNAN AĞZI” denilmekte, sonrasında ise şöyle devam edilmekte idi:
“Sabiha Gökçem Havalimanı yönetiminin turistlere tanıtım için yaptırdığı cep telefonu uygulamasında ‘İstanbul’ yerine ‘Konstantinopolis’ yazıldı. Türkiye’nin resmi adının “Turkey”den “Türkiye”ye çevrilmesinin ardından anlamlı bir adım daha geldi. Cumhurbaşkanı, Türk Hava Yolları’nın da Türkçe yazılacağını duyurdu. Erdoğan ‘Artık Turkey yok, Türkiye var’ dedi. Türk Hava Yolları uçaklarının gövdesinde ‘Turkish Airlines’ yerine ‘Türkiye’ kullanılacağını söyledi.”“OMÜ Eğitim Fakültesi E. Öğretim Görevlilsi, Şâir ve Yazar M. Hâlistin Kukul” Ağabeyimizin bir makâlede belirttikleri gibi,
“Türkçemiz, iki büyük menfî harekete muhatap olmuştur. Bunlardan biri, İngilizcedir ki, Millî Eğitim Bakanlığı’nın resmî uygulamasıyla âdeta ikinci ana lisan olarak ilkokul ikinci sınıftan itibâren mecbûrî ders olmuştur; afişlere, reklamlara ve resmî dairelerdeki tanıtım yazılarına kadar ulaşmıştır. Diğeri ise; âdeta bir hastalık hâlini alan ve yine Millî Eğitim Bakanlığı’nın yanlış uygulamalarıyla okul kitaplarına sokulup çocuklara zorla kullandırılan, Türkçe’de karşılıkları bulunduğu hâlde ‘uydurulan kelimeler’dir.” (M. Hâlistin Kukul-Aydın Efesi Dergisi; S. 53, Kasım-Aralık 2019, s. 3)Aynı tarihli “
Yeni Akit Gazetesi”nin 6’ncı sayfasında “
Sn. Vehbi Kara” Beyefendi de“
Kurtuluş Savaşı Diyerek Yunanlıları Şımartıyoruz” başlıklı köşe yazısında,
“Kamu kurumlarında hâlâ yönetici olarak görev yapan çok sayıda gayrı millî kişiliksiz insana sahibiz. Bu insanlar, gerçek yüzlerini hiç utanıp sıkılmadan gösterebilme cesareti de taşıyorlar. Ne yazık ki yıllardlan beri el üstünde tutulan ve korunup kollanan bu insanlara en fazla CHP sahip çıkmaktadır.” demekte ve
“Emekli Büyükelçi Yalım Eralp”ın adını verdikten sonrasında da şöyle devam etmektedir:
“…Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerimizde Yunanlıları şımartan söz, tutum ve davranışlara da rastlayabiliyoruz. İşte bunlardan bir tanesi (de) Türk-Yunan Savaşı’na yıllardan beri ‘Kurtuluş’ veya ‘İstiklâl Savaşı’ adı verilmesidir. Bu konuda defalarca yazı yazarak ‘Kurtuluş Savaşı’ isimlendirmesinin ne derece yanlış ve sakıncalı olduğunu dile getirmiştim. Bunun yerine ‘Millî Mücâdele’ kavramı çok daha doğrudur ve gerçeği yansıtmaktadır. (…) …devlet büyüklerinden bazıları hâlâ ‘İstiklâl Savaşı’ ifadesini kullanmaya devam etmektedir. Bu kullanım şekli de çok yanlıştır. Çünkü ‘istiklâl’ kelimesinin en çok kullanıldığı mâna ‘bağımsızlık’ anlamındadır. Yunan Savaşı için bu ismi kullanmak ‘Kurtuluş Savaşı’ kavramındaki yanlıklıkla eşdeğer bir hatâdır. (…) Batı Anadolu’nun bazı şehirlerinin birkaç tabur askerle Yunanlılar tarafından işgâl edilmesi, bizim bağımsızlığımızı kaybettiğimiz anlamına gelmez. Bunlara karşı ‘Kurtuluş Savaşı’ yaptık veya ‘İstiklâlimizi kazandık’ demek ise, millî kimliğimizi inkâr etmekten başka bir şey değildir.” = = = (***) = = =Bu, yerinde tespit ve söylediklerinden dolayı
Sn. Kara’ya yerden göğe kadar hak veriyor ve bakışlarımızı
“Cumhuriyet Devri Tarihimiz”e ve dahi
“Türk Tarih Kurumu”na, bir türlü
“millî” olamayan ve adındaki
“çakıllı”, “kumlu” der gibi
“milli”likten kurtulamayan
“Milli Eğitim Bakanlığı”na ve onun
“tarih” kitaplarına ve sonrada mahalli “Samsun Tarihi”ne çeviriyoruz:
“Emin Oktay” gibi takma isimlerle yazan gayrimüslim tarihçiler bir yana, işte size Lise Ders Kitabı: “
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi (1918-1960) Yazan Enver Ziya Karal; İst. 1968, s. 64: “Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklâl Savaşının idaresini ele alıyor.”İşte size “
Millî Mücâdele Yılları”mızın asker ve siyaset adamlarından “
Kâzım Karabekir Paşa”nın en meşhur iki eseri: “
İstiklâl Harbimiz” ve “
İstiklâl Harbimizde Enver Paşa ve İttihat Terakkî Erkânı” kitapları.İşte size “
Bulvar Gazetesi”nin İst. 1977 basımlı “
Tarih Atlaslı Kurtuluş Savaşı Ansiklopedisi, C. 1-2, 654 sy. Ve diğerleri…Ve de işte size (“Samsun Medya Gazeteciler Cemiyeti” olarak Vali Beye yaptığımız ziyaret sırasında bizzat dile getirdiğimiz) “19 Mayıs 1919-2019 Milli Mücadele’nin Yüzüncü Yılı” adlı “Valilik Koordinasyon Başkanlığı” tarafından “Türkçe-İngilizce” olarak hazırlanan ve 10 bin adet bastırılıp dağıtılan renkli broşürdeki “
Geçmişten Günümüze Samsun” başlıklı sayfa:
“Samsun coğrafyası, iklimi ve insanlarıyla içinde inanılmaz bir çeşitlilik barındırır. Tekdüzelikten değil değişkenlikten yanadır Samsun. Yaşadığınız her dakika farklı bir yanına tanık olursunuz. Bilenen en eski adı Enete’den başlarsak yaklaşık 7000 yıllık yerleşik tarihiyle ve İlk Tunç Çağından Gaskalara, Hititlere, Miletoslulara, Atinalılara, Perslere ve Türklere kadar içinde barındırdığı kültür ve tarih değerleriyle muhteşem bir kenttir Samsun. Tam bir dağ, yayla, deniz, tarih, kültür çeşitlemesidir. Kurtuluş Mücadelesinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün meşaleyi ilk yaktığı yerdir bu kent…” aygıdeğer Okuyucularımız!..“
Osmanlı” ve “
Selçuklu”nun adının hiç geçmediği bir “Samsun” tanıtımı…Bu ve benzeri onlarca yanlış isimli, ifadeli eğitim-öğretim programları, kitaplar, ansiklopediler…Sayın
Vehbi Kara’nın tespiti ile bitirelim: “
Eğer İngilizlerden bağımsızlığını kazanan ABD gibi olsaydık ‘Kurtuluş/İstiklâl Savaşı’ denilmesinde bir sakınca olmazdı. Nitekim bir çeşit sömürge ve köle durumundaki İrlandalı, Alman, İngiliz ve Fransızlardan meydana gelmiş Amerikan kolonileri, İngiltere’den bağımsızlığını kazanmışlardır. İşte körü körüne Batı hayranlığı böylesine hatâlı bir tutumu ortaya çıkarmaktadır, vesselâm!..”Diyoruz ve dahi bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (***) = = =“Gayr-ı millî” olanları bir yana; “Milli” denen “Gâfiller”e yanarım!Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a; “Karabekir”, “Ziya Karal” anarım; “Doğru tarih”, var mı göster sen bana!.. “İstiklâl” ne, “Kurtuluş” ne bi anlat; “Lugat”ları, “sözlük”leri bi inlet; “Kürsüler”den, “hakî kat” ne, bi dinlet!..“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!.. “İstiklâl”den, “Kurtuluş”a döndüler; “Balon” gibi, şişti-şişti söndüler; Tâ yürekten, “Haç’a/Batı” yöndüler!..“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!.. “İstanbul”u, “Ayasofya” verdiler; “İslâm: Güneş”, onu da çok gördüler; Başımıza türlü çorap ördüler!..“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!.. “CeHaPe”yle, “6 Ok”la vurulduk; Bir “Milli Şef” devri geldi kavrulduk; “Şark’tan garb’a” yaprak gibi savrulduk!..“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!.. Bir “Kurum” ki, “Gerçek-Yalan” çorbası; “Osmanlı”ya, düşman dolu torbası; “Fikr-i zâlim”, “zâlimlerin zorbası!..”“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!.. “İsveç-NATO”, “TÜSİAT” var son örnek; “İP’li Meral”, sanırsınız bir dönek; “S. Gökçen” de bu “gâflet”e en denek!..“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!.. Bir misâl de şu “Samsun”dan verelim; “Yakın târih”, neler olmuş görelim: “Osmanlı” yok, “Selçuklu” yok erelim!..“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!.. “Büyük Şehir”, “K. Müdürlük” baştadır(*); “Amazonlar”, yıllardır revaçtadır; “Batı Park”ta, hayâller hep taştadır!..“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!.. KAYIKÇ’Ali, “Âh!..” ediver yürekten; “Darbe… Darbe…”, az mı döndük direkten; Bu “Hainler”, bu “Gâfiller” tarihten!..“Gayr-ı millî” olanları bir yana; Götürdüler, “esir düştük”(!) “Yunan”a!..---------------------------------------------------------- (*): Fazla bilgi için bkz: “Samsun’da Kültür-Sanat-Ali Kayıkçı”, Samsun 1998, C. 1, s. 34-68; “Samsun’un Mânevî Mîmarları-Ali Kayıkçı”-Samsun 2008, s. 13-17; “Yaş 65 Yolun Yarısı Eder-Ali Kayıkçı”, Samsun 2012, s. 23-26, 223; “Hem Okudum Hem de Yazdım/1 (Din ve Ahlâk ile Şehr-i Samsun Konulu Köşe Yazısı-Şiirler)-Ali Kayıkçı”, Samsun 2012, s. 240-251; “Yazdı-Yazdım/1 (Edebî Eserlere Münekkit Gözüyle Cevaplar)-Ali Kayıkçı, Samsun 2020, s. 280-282, “Yazdı-Yazdım/2 (Edebî Eserlere Münekkit Gözüyle Cevaplar-Ali Kayıkçı”, Samsun 2021, s. 117-120; Yazdı-Yazdım/3 (Edebî Eserlere Münekkit Gözüyle Cevaplar-Ali Kayıkçı)”, Samsun 2021, s. 215-217, 302-315, 375-378