DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “CONİ” GELMİŞ, “EXXON-NOBEL” ORADA!.. (“Doğu Akdeniz”de “Emperyal Haritalara” Reddiye) * “Ey îmân edenler; Yahûdî ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğunu doğruya iletmez.” , “İnsanların mü’minlere düşmanlık bakımından en şiddetlisini, her hâlde Yahudilerle Müşrikler bulacaksın.” (Kur’ân-ı Kerîm; Mâide Sûresi, âyet 51, 82’den)
* “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahûdîler ve ne de Hıristiyanlar, asla senden râzı olmazlar...” (Kur’ân-ı Kerîm-Bakara Sûresi, âyet: 120’den)
* “Şu muhakkak ki, zâlimler felâh bulmazlar (kurtuluşa ermezler)!.. de.” (Kur’ân-ı Kerîm; En’âm Sûresi, âyet 135’ten)
* “Allah’ın lâneti, zâlimler üstüne olsun!” (Kur’ân-ı Kerîm, A’raf Sûresi, âyet 44’ten)* “Mü’minler, mü’minleri bırakıp kâfirleri velî (dost) edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah ile ilişiğini kesmiş olur.” (Kur’ân-ı Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet, 28)*
“El vahdetü rahmetün ve’l-fırkatü azabün (Birlikte râhmet, ayrılıkta azâb vardır)” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi vesellem”)* “Yâ eyyühe’llezîne âmenû la tettihizû bitâneten… (Ey îman etmiş olanlar, ey Müslümanlar, içinizden olmayanlardan, size yabancı kimselerden dost ittihaz etmeyiniz. Âyet-i celiledeki ‘bitâne’, içli dışlı görüşülen, kendisine her türlü sırlar emânet edilen samimi dost, yârıcan arkadaş, mahrem-i esrar mânâlarınadır. Öyle bitâne ki, ‘la ye’lûnekûm habâlen’, sizlere karşı mazarrat ika etmekten, aranıza fitneler, fesatlar sokmaktan hiçbir vakit geri durmazlar. Ellerinden gelen fenalıkların hiç birini sizden esirgemezler. ‘Veddû mâ ‘anittüm’, sizin sıkıntılara, mûsibetlere, felâketlere uğramanızı isterler...”
(M. Âkif-Kastamonu Nasrullah Camiî; 19.10.1920) * “Yeryüzündeki 1,5 milyar Müslüman bir araya toplanmalı. Bakınız bu Siyonistler, kendi ülkelerini birleştiriyor, Avrupa Birliği’ni kuruyor. Bize gelince, Osmanlı’yı yıktığı yetmiyor, şimdi de Türkiye’yi parçalamak istiyorlar.” (Prof. Dr. Necmettin Erbakan-TBMM, 1991), “Yahûdilerin ‘üstün ırk’ öğretileri, Allah’ı dahî kendileri karşısında boyun eğebilecek bir varlık olarak düşünmelerine sebep olmuştur. Tekvin bölümündeki ‘Ve dedi; artık sana Yakûb değil, İsrail denilecek; çünkü Allah ile uğraşıp yendin’ ifâdesi, bunun delilidir. İnsanlara yenilen bir varlık, tabii ki Allah olamaz. Bu hahamların kendi ateizmlerini Tevrat’a sokmak için uydurdukları bir kıssadır. (Muharref) Tevrât’ta görünen bu gerçek, Yahûdilerin kendilerini, hem diğer kavimlerden, hem de Allah’tan bile üstün gördükleridir.”
(Prof. Dr. Necmettin Erbakan-Davam; Millî Gazete Yy. Ankara-2013, s. 89’dan)
* “Çok samimî olarak îtiraf edeyim ki, Avrupalılar Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir. Asırlardır kilisenin Türk ve İslâm düşmanlığı, Hıristiyanların hücrelerine sinmiştir. Sebeplerine gelince…” (Prof. Dr. Fritz Naumark-Türkiye Gazetesi; 08.06.2001, s. 15) *
“Bize muhalefet eden devletlere komşuları tarafından harp açtırabilecek durumda olmalıyız. Eğer bu komşu devletler de bize karşı birleşirlerse, bir dünya savaşı çıkarmalıyız.”. “Yahûdî olmayanlarla düşünce ve mantık bakımından aramızda büyük fark görülür. Bunun sırrı onlara nispetle daha üstün ve seçilmiş bir ırk olarak vasıflandırılmamızda yatar. Yahûdî olmayanlar hayvanlar gibi, sâdece sevki tabi ile hareket ederler. Tetkik ederler, fakat ileriyi göremezler. Maddi şeylerden başka hiçbir şey icât edemezler. İşte bundan da çok açık olarak görülüyor ki, dünyaya yol gösterme ve idare işini, tabiat bize nasip etmiştir.” (Yahûdî Protokolleri, 7 ve 14. Protokol)* “Hz. Yakûb’un üçüncü hanımından doğan dördüncü oğlunun lâkabı Yahûda’dır. Bu lâkap ona, Hz. Yûsuf’un kuyuya atılması fikrini ortaya atmış olması sebebi ile verilmiştir. Onun soyundan gelen Yahûda boyu, 12 İsrail boyu içerisinde en çok irtidât eden (dînden dönen), en çok ihânet eden, en çok sapan ve saptıran ve en çok Peygamber öldüren boydur. Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra kurduğu adalet devletini parçalayan yine ‘Yahûda boyu’dur.” (
Nuri Başar-Küresel Musibet Siyonizm; MGV Yy. Ankara 2013, s. 15’den
) * “Dünyâmızı sorma: hem yeter, hem yetmez/Alçakları var, tartmaya dirhem yetmez!..” (
Â. Nihat Asya-Rubâiyyât/2)* “Müsterih ol bizim deniz Akdeniz/Sen bizdensin, biz… Sendeniz!..” (
Osman Yüksel Serdengeçti-Akdeniz Hilâlindir)
aygıdeğer Okuyucularımız!..“Diriliş Postası Gazetesi”nin 25 Kasım 2019 günlü nüshası 1, 5’inci sayfalarında “
Doğu Akdeniz’de Batılı Haritaları Deliyoruz” başlığı altında yer alan bir haberde, özetle şöyle denilmektedir:
“Batılı ülkelerin doğal gaz ve petrol kukusuna gelerek gayrı meşru ilişkiler üzerinden sömürü hesapları yaptığı Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin dört koldan sürdürdüğü sondaj faaliyetlerine karşı kapalı kapılar arkasında kurulan enerji denklemleri her geçen gün daha da karmaşık bir hâl alıyor; Türkiye işgal haritalarını parçalıyor. Doğu Akdeniz’e kıyısı olan Türkiye, İsrail, Mısır, Lübnan, Sureye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Rum Kesimi ve hamisi Yunanistan, enerji pastasından pay almak için çalıyor. Dünyanın tüm enerjisini sömürse doymayacak olan ABD, İngiltere, Rusya ve diğer emperyal dünya ülkeri de bölgede dev enerji şirketleriyle bulunuyor. Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, ABD’li Exxon Mobil ve Nobel, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner yer alıyor. Türkiye bölgede hem kendi haklarını hem de yavru vatan KKTC’nin hakkını korumak için gerek askerî gerekse de enerji şirketi TPAO ile bölgede varlık mücadelesi veriyor. Yerli ve millî imkânlarımızla üretilen Barbaros Hayreddin Paşa, Fatih, Oruç Reis ve Yavuz sondaj gemilerimiz bölgede enerji arama çalışmalarını yürütüyor. Savaş gemilerimiz ve SİHA’lar, sondan gemilerimizin güvenliğini sağlıyor. Sömürgeci batı medeniyetinin ‘şımarık çocuğu’ Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı kışkırtıcı tutumu her alanda olduğu gibi Doğu Akdeniz’de de devam ediyor. Yunanistan’ın hamiliğini yaptığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi/GKRY, tek taraflı olarak ilân ettiği 13 parseli uluslararası şirketlere ihale ederek lisanslandırıyor. Adada eşit bir paylaşım tezine rağmen yabancı enerji şirketlerinin bölgedeki çalışmaların sürdürmesi üzerine Türkiye, söz konusu şirketlere ev sahipliği yapan ABD, İtalya, Fransa gibi ülkelere, GKRY’nin tek taraflı olarak ilân ittiği münhasır ekonomik bölgeyi tanımadığını ve Türkiye’nin deniz yetki alanlarıyla çakışan bölgelerde arama ve üretim çalışmalarına izin vermeyeceğini duyurdu. GKRY’nin belirlediği sözde sahaların en güneyindeki 12. Parselde, Aralık 2011’de Afrodit adı verilen keşifle küçük miktarda doğal gaz bulundu. 2015 yılına gelindiğinde İtalyan Eni şirketi, Mısır açıklarındaki Zohr sahasında Akdeniz’de bugüne kadarki en büyük doğal gaz keşfini yaptığını duyurdu.Son olarak ABD’li Exxon şirketi 28 Şubat 2019’da Kıbrıs’ın güneyindeki sözde 10. Blokta orta büyüklükte sınıflandırılacak miktarda gaz keşfettiğini açıkladı. Sahaya Glaucus-1 adı verilirken, uluslar arası bası, keşfi ‘dev gaz sahası’ olarak tanıttı. Batılı haydutlara karşı tam saha pres faaliyetlerini sürdüren Türkiye, kendi kara sularındaki parselleri didik didik araştırıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, ‘Doğu Akdeniz’de şu anda dördüncü sondajı yapıyoruz. Buluncaya kadar aramaya devam edeceğiz. Hem kendi haklarımızı hem de KKTC’deki soydaşlarımızın haklarını sonuna kadar savunacağız. Doğu Akdeniz’de ülkemize ve kurumlarımıza bir takım tehditler yapılıyor olsa da hiçbirisini dikkate almıyoruz ve sonuna kadar da bu işi yapacağız’ mesajını verdi.”Konu hakkında, 3-4 gün sonra görülü ve yazılı basın (TV, İnternet/Genelağ)da yer alan çok önemli manşet bir haberde
“Libya’daki karışıklıktan istifade 39 bin kilometrekare alanı işgal eden Yunanistan’ın oyununu bozduk. Libya ve Türkiye artık deniz koşmuşu. Akdeniz’de Hilâl Birliği: Üç büyük harekâtla kuzey Suriye’de kurulmak istenen terör koridorunu dağıtan Türkiye, Akdeniz’deki gaz oyunlarını da bir hamleyle boşa çıkardı. Türkiye ile Libya mutabakat muhtırasıyla komşu oldu. Böylece Batı’nın Türkiye’yi 41 bin kilometrekarelik deniz alanına hapsetme girişimi, akamete uğratıldığı” belirtilmekte ve sonrasında ise şöyle devam edilmektedir:“
Bu adımla Libya kara sularını gasbeden Yunanistan’ın diniz işgal hattına kalkan çekildi. Türkiye, Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına karşı tehditleri Girit adası açıklarından itibaren karşılama hakkına kavutu. Sondaj için gelen yabancı gemilerin alanı kısıtlanacak. Türkiye’nin dâhil olmadığı pazarlık olamayacak.” (
Türkiye Gazetesi-29.11.2019, s. 1, 10;
Diriliş Postası Gazetesi-29.11.2019, s.1, 10 )
aygıdeğer Okuyucularımız!..Bu vaki gelişmeler üzerine kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakıyor ve bilvesile kalbî sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz:= = = * = = =
“Coni” gelmiş, “Exxon-Nobel” orada; “Fransa”dan “Totol” gelmiş arıyor!..“İtalya”nın “Eni”si var, arada; “Güney Kore”, “Koges” ile tarıyor; “İncilus”un “BG”si var koz ada!.. “İsrailli” “Dalek-Avner” kazıyor;“Katar” gelmiş, “Petroleum”la yazıyor;“Yonan” havlar, “TPA”ya kızıyor:“Ortak olma, buralar hep Rûmların……KKTC, yüz verdikçe azıyor!..” “Yavuz-Fatih”, “Oruç Reis”, “Hayreddin”……“Barbaros”la, boşuna bu gayretin……Siha ile, bir de bunu seyrettin!..”“Ortak olma, buralar hep Rûmların……KKTC, sana benim nefretim!..” “Mısır-Lübnan”, “Suriye” var yetmez mi?..…KKTC, başımızdan gitmez mi?..…13 Parsel, bak borumuz tütmez mi?..”“Ortak olma, buralar hep Rûmların……ABD’miz, kaşlarını çatmaz mı?..” …“10-12”, yüzümüzü ak etti……“Glaucus” ve Afrodit” çak etti……TC geldi, işimizi b..k etti!..”“Ortak olma, buralar hep Rûmların……KKTC, damarıma tak etti!..” “Fatih Dönmez”, “Bakan Akar” posta kor……“Ak… Kalkanı”, bize karşı: Kora kor……“9 Eylül” aklımızdan çıkmıyor!..”“Ortak olma, buralar hep Rûmların……KKTC, tehditlerim takmıyor!..” “Hava saham-karasuyum” ihlâlde……“Meis Ada”m, gölgelenir hilâlde……“15Temmuz”, beni koydu vebâlde!..”“Ortak olma, buralar hep Rûmların……KKTC, baş belâmdır, bu hâlde!..” “TC” takmış, “Pakistan”ı koluna……Kâh “Suriye”, kâh “Irak”ta yoluna……Doludizgin, bakmaz sağa-soluna!..”“Ortak olma, buralar hep Rûmların……KKTC, “Beşparmak”tan bölüne!..” “Libya” der ki, “Be hey Yunan, biz varız...…Kaç asırdır, Osmanlı’yla hemhalız……Üç Hilâl’iz, çok canları yakarız!..…Yan bakma ha, buralar hep Barbaros……Serenlere, kem gözleri çakarız!..” KAYIKÇ’Ali, “Petrol” dendi “Gaz” dendi; “Sondajlar yap, kuyular aç, çağ fendi… …Ona sabır, buna sabır, tükendi!..”“Gözün yumma, buralar hep ‘Turko’ der;Kim gelirse, pas-pas yapıp, yere ser!..”