DEVA PARTİLİ DALGIN; GENÇLERİN SORUNLARINI GÜNDEME GETİRDİHaber: Murat Genç
“Gençlerimizin, benden bir kuşak sonra daha kötü şartlara mahkûm edilmesine razı değilim”DEVA Partili Milletvekili Burak Dalgın, TBMM’de düzenlediği basin toplantısında imkanlar, fırsatlar ve hürriyetler açısından gençlerin sorunlarını gündeme getirdi. Dalgın, “Ülkemizin kaynaklarını lüks ve israfa değil, orta direğe ve gençlere yönlendiren bilinçli bir yaklaşımla imkanları artırmamız mümkün. Hak ve adaleti savunarak, dünyaya entegre olarak hürriyetleri genişletmemiz mümkün” dedi.DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında gençlerin sorunlarını gündeme getirdi.
Meseleyi imkânlar, fırsatlar ve hürriyetler açısından ele alan Burak Dalgın, “Maalesef genç arkadaşlarımız hayatlarının en güzel ve heyecanlı dönemine büyük bir kaygı ve umutsuzluk içinde giriyorlar. Kendilerini yalnız, yenik ve hatta çaresiz hissediyorlar.” dedi.
“Bugün öğrencilerimizle ve aileleriyle biraz dertleşmek, onların sorunlarını ve taleplerini dile getirmek ve çözüm yollarını dile getirmek istiyorum” diyen Dalgın, basın toplantısında şu ifadeleri kullandı:
‘Binlerce üniversite öğrencisi, barınma sorununu çözmek için çırpınıyor’
“Maslov’un ihtiyaçlar piramidinin ilk basamağı olan barınma, hükümetin kendi eliyle yarattığı ekonomik kriz ve kötü yönetim nedeniyle büyük bir mesele hâline geldi. Ailelerinden farklı şehirlere giden binlerce üniversite öğrencisi, barınma sorununu çözebilmek için çırpınıyor.
Eldeki seçenekler belli: Şanslı olanlar KYK’nın veya kazandıkları üniversitelerin yurtlarında kalıyorlar. Ancak bazı öğrenciler kontenjan yetersizliğinden bu yurtlara giremiyor, girebilenler ise kötü şartlarla mücadele ediyorlar.
Mesela, bundan 25 yıl önce Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciyken kaldığım yurtta bugün bir odada 12-15 kişi üçlü ranzalarda yaşıyor. Gençlerimizin, benden bir kuşak sonra daha kötü şartlara mahkûm edilmesine ben de öğrenciler de aileler de razı değiliz.”Özel yurtlardaki fahiş ücretler ve bazı vakıf yurtlarında yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Burak Dalgın, KYK bursu ve ev kiraları arasındaki uçuruma vurgu yaptı:
“Ev kiraları adeta uçmuş durumda. İstanbul’da ortalama kiralık daire fiyatı 17 bin lira. Ankara’da ise 14 bin lirayı geçti. Bir diğer deyişle, bir asgari ücret ya da on KYK bursunun toplamı bir aylık ortalama kiraya yetmiyor.”
Dalgın, barınma sorununun ardından yaşam masrafı ve burs miktarlarına değindi:
“Dünya Bankası’nın mutlak yoksulluk sınırı günlük 2 dolar. KYK’nın öğrencilere uygun gördüğü kredi miktari ise günde 1,5 dolar. Hükümete soruyorum: Gençlerimize bu standardı mı layık görüyorsunuz?”
“İstanbul Planlama Ajansı’nın geçtiğimiz hafta açıklanan araştırmasına göre İstanbul’da özel yurtta kalan bir üniversite öğrencisinin yaşam maliyeti 15 bin liraya ulaştı. Üç kişilik öğrenci evinde kalan bir öğrencinin yaşam masrafı ise 12 bin 500 lira oldu.
Peki, bu masrafları karşılamak için öğrenci kardeşimize verilen burs ve kredi ne kadar? Lisans öğrencileri için KYK bursu ve kredisi aylık 1250 lira. Bozdur bozdur harca! Bu miktar yüksek lisans için 2500, doktora içinse 3750 lira. Bu burs ve kredilerle bir lisans öğrencisinin bırakın yaşaması, memleketine bayram ziyareti yapması bile zor.”
Otobüs ve uçak bileti fiyatlarını gündeme getiren Dalgın, “Gençlerimizin aileleriyle yarıyıl tatilinde veya bayramda buluşması bile lüks hâline gelmiş durumda.” dedi.
Gençlerin elindeki imkânlara değinen Burak Dalgın, ardından fırsatları ele aldı: “Peki, imkânları elinden alınan gençlerin fırsatları ne durumda? Yani, genç arkadaşım biraz dişimi sıkayım, zor günleri atlatayım ama geleceğim parlak olacak diyebiliyor mu? Maalesef.”
Dalgın, işsizlik verilerine dikkat çekerek ülkemizdeki istihdam problemine vurgu yaptı:
“TÜİK’e göre ülkemizde genç işsizlik oranı yüzde 17. Yani, 15-24 yaş aralığındaki 2,5 milyon gencimiz işsiz. Bunlar iş arasa da bulamayan vatandaşlarımız! İş aramaktan vazgeçenler bu sayıya dahil değil!
Üstelik, her yıl bir milyon gencimiz çalışma çağına giriyor. Onlara istihdam sağlamamız lazım. 1 milyon istihdamın ne demek olduğunu şöyle ifade edeyim: Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun toplam çalışan sayısı 800 bin. Her yıl yeni bir İSO 500 kursak, gene de o yıl çalışma çağına gelen gençlerimizin tümüne istihdam sağlayamıyoruz.
Kamu tarafında ise, seçim döneminde verilen vaatlere rağmen bir türlü kaldırılmayan ‘mülakat’ hakkaniyet duygusunu zedeliyor.”
Gençlerin imkânlarını ve fırsatlarını gündeme getiren Burak Dalgın, son olarak hürriyetlerini ele aldı:
‘Sosyal medyaya bakın, sokağa çıkıp gençlerimizle konuşun. Tek bir şey duyacaksınız; gitmek istiyorlar’
“Türkiye’den gitme isteğinin temel nedenlerinden biri gençler üzerindeki artan baskı. Yazıp yazıp silinen tweetler… Sudan sebeplerle iptal edilen festivaller… Yapılamayan mezuniyet törenleri… Hepsi bu iklimin birer parçası.
Konusu gelmişken mezuniyet törenlerine bir parantez açalım. Anne-babaların en büyük hayalidir çocuklarının mezuniyet törenine katılmak. Ancak bu mutluluk bile öğrencilere ve ailelerine çok görülüyor.
Bunu yapan rektörlere soruyorum: gençlerimize ve nice zorluklara katlanarak onları okutan ailelerine bir mezuniyet törenini bile çok mu görüyorsunuz?”
Burak Dalgın, konuşmasının sonunda şu ifadelerle gençlere seslendi:
“Sorunlarınızı, hayal kırıklıklarınızı, geleceğe dair ümitsizliklerinizi anlıyorum. Belki tünelin sonunda ışık görmüyorsunuz. Belki de mevcut siyasetin çözüm üreten değil, sorun yaratan bir kurum olduğunu düşünüyorsunuz.
Sizi anlıyorum, çünkü bir nesil önce ben de sizin yerinizdeydim. Milletimizin sağladığı imkanlarla okudum. Neyi başardıysam bu sayede gerçekleştirdim.
Sizi anlıyorum, çünkü her nesil kendisinden sonra gelenlerin daha iyi standartlara ulaşmasını sağlamakla yükümlü. Ülkeme ve milletime borcumu ancak sizlerin benden daha iyi imkân, fırsat ve hürriyetlere kavuşması için çalışacak ödeyebileceğimi biliyorum.
Ama unutmayın, bugün karşı karşıya olduğumuz meseleleri aşmak bizim elimizde. Ülkemizin kaynaklarını lüks ve israfa değil, orta direğe ve gençlere yönlendiren bilinçli bir yaklaşımla imkanları artırmamız mümkün. Kapsayıcı bir kalkınma seferberliği ve teknolojik sıçrama odaklı bir yarına atılım stratejisi ile fırsatları büyütmemiz mümkün. Hak ve adaleti savunarak, dünyaya entegre olarak hürriyetleri genişletmemiz mümkün. Bu bilinçle çalışmaya devam edeceğiz ve inşallah hep birlikte gençleri umutsuzluğa, Türkiye’yi vasatlığa mahkûm eden bu zihniyeti yeneceğiz. Bu vesileyle milletimizin meclisinde size her zaman açık bir kapı olduğunu lütfen unutmayın.”
“Gençlerimizin, benden bir kuşak sonra daha kötü şartlara mahkûm edilmesine razı değilim”DEVA Partili Milletvekili Burak Dalgın, TBMM’de düzenlediği basin toplantısında imkanlar, fırsatlar ve hürriyetler açısından gençlerin sorunlarını gündeme getirdi. Dalgın, “Ülkemizin kaynaklarını lüks ve israfa değil, orta direğe ve gençlere yönlendiren bilinçli bir yaklaşımla imkanları artırmamız mümkün. Hak ve adaleti savunarak, dünyaya entegre olarak hürriyetleri genişletmemiz mümkün” dedi.DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında gençlerin sorunlarını gündeme getirdi.
Meseleyi imkânlar, fırsatlar ve hürriyetler açısından ele alan Burak Dalgın, “Maalesef genç arkadaşlarımız hayatlarının en güzel ve heyecanlı dönemine büyük bir kaygı ve umutsuzluk içinde giriyorlar. Kendilerini yalnız, yenik ve hatta çaresiz hissediyorlar.” dedi.
“Bugün öğrencilerimizle ve aileleriyle biraz dertleşmek, onların sorunlarını ve taleplerini dile getirmek ve çözüm yollarını dile getirmek istiyorum” diyen Dalgın, basın toplantısında şu ifadeleri kullandı:
‘Binlerce üniversite öğrencisi, barınma sorununu çözmek için çırpınıyor’
“Maslov’un ihtiyaçlar piramidinin ilk basamağı olan barınma, hükümetin kendi eliyle yarattığı ekonomik kriz ve kötü yönetim nedeniyle büyük bir mesele hâline geldi. Ailelerinden farklı şehirlere giden binlerce üniversite öğrencisi, barınma sorununu çözebilmek için çırpınıyor.
Eldeki seçenekler belli: Şanslı olanlar KYK’nın veya kazandıkları üniversitelerin yurtlarında kalıyorlar. Ancak bazı öğrenciler kontenjan yetersizliğinden bu yurtlara giremiyor, girebilenler ise kötü şartlarla mücadele ediyorlar.
Mesela, bundan 25 yıl önce Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciyken kaldığım yurtta bugün bir odada 12-15 kişi üçlü ranzalarda yaşıyor. Gençlerimizin, benden bir kuşak sonra daha kötü şartlara mahkûm edilmesine ben de öğrenciler de aileler de razı değiliz.”Özel yurtlardaki fahiş ücretler ve bazı vakıf yurtlarında yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Burak Dalgın, KYK bursu ve ev kiraları arasındaki uçuruma vurgu yaptı:
“Ev kiraları adeta uçmuş durumda. İstanbul’da ortalama kiralık daire fiyatı 17 bin lira. Ankara’da ise 14 bin lirayı geçti. Bir diğer deyişle, bir asgari ücret ya da on KYK bursunun toplamı bir aylık ortalama kiraya yetmiyor.”
Dalgın, barınma sorununun ardından yaşam masrafı ve burs miktarlarına değindi:
“Dünya Bankası’nın mutlak yoksulluk sınırı günlük 2 dolar. KYK’nın öğrencilere uygun gördüğü kredi miktari ise günde 1,5 dolar. Hükümete soruyorum: Gençlerimize bu standardı mı layık görüyorsunuz?”
“İstanbul Planlama Ajansı’nın geçtiğimiz hafta açıklanan araştırmasına göre İstanbul’da özel yurtta kalan bir üniversite öğrencisinin yaşam maliyeti 15 bin liraya ulaştı. Üç kişilik öğrenci evinde kalan bir öğrencinin yaşam masrafı ise 12 bin 500 lira oldu.
Peki, bu masrafları karşılamak için öğrenci kardeşimize verilen burs ve kredi ne kadar? Lisans öğrencileri için KYK bursu ve kredisi aylık 1250 lira. Bozdur bozdur harca! Bu miktar yüksek lisans için 2500, doktora içinse 3750 lira. Bu burs ve kredilerle bir lisans öğrencisinin bırakın yaşaması, memleketine bayram ziyareti yapması bile zor.”
Otobüs ve uçak bileti fiyatlarını gündeme getiren Dalgın, “Gençlerimizin aileleriyle yarıyıl tatilinde veya bayramda buluşması bile lüks hâline gelmiş durumda.” dedi.
Gençlerin elindeki imkânlara değinen Burak Dalgın, ardından fırsatları ele aldı: “Peki, imkânları elinden alınan gençlerin fırsatları ne durumda? Yani, genç arkadaşım biraz dişimi sıkayım, zor günleri atlatayım ama geleceğim parlak olacak diyebiliyor mu? Maalesef.”
Dalgın, işsizlik verilerine dikkat çekerek ülkemizdeki istihdam problemine vurgu yaptı:
“TÜİK’e göre ülkemizde genç işsizlik oranı yüzde 17. Yani, 15-24 yaş aralığındaki 2,5 milyon gencimiz işsiz. Bunlar iş arasa da bulamayan vatandaşlarımız! İş aramaktan vazgeçenler bu sayıya dahil değil!
Üstelik, her yıl bir milyon gencimiz çalışma çağına giriyor. Onlara istihdam sağlamamız lazım. 1 milyon istihdamın ne demek olduğunu şöyle ifade edeyim: Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun toplam çalışan sayısı 800 bin. Her yıl yeni bir İSO 500 kursak, gene de o yıl çalışma çağına gelen gençlerimizin tümüne istihdam sağlayamıyoruz.
Kamu tarafında ise, seçim döneminde verilen vaatlere rağmen bir türlü kaldırılmayan ‘mülakat’ hakkaniyet duygusunu zedeliyor.”
Gençlerin imkânlarını ve fırsatlarını gündeme getiren Burak Dalgın, son olarak hürriyetlerini ele aldı:
‘Sosyal medyaya bakın, sokağa çıkıp gençlerimizle konuşun. Tek bir şey duyacaksınız; gitmek istiyorlar’
“Türkiye’den gitme isteğinin temel nedenlerinden biri gençler üzerindeki artan baskı. Yazıp yazıp silinen tweetler… Sudan sebeplerle iptal edilen festivaller… Yapılamayan mezuniyet törenleri… Hepsi bu iklimin birer parçası.
Konusu gelmişken mezuniyet törenlerine bir parantez açalım. Anne-babaların en büyük hayalidir çocuklarının mezuniyet törenine katılmak. Ancak bu mutluluk bile öğrencilere ve ailelerine çok görülüyor.
Bunu yapan rektörlere soruyorum: gençlerimize ve nice zorluklara katlanarak onları okutan ailelerine bir mezuniyet törenini bile çok mu görüyorsunuz?”
Burak Dalgın, konuşmasının sonunda şu ifadelerle gençlere seslendi:
“Sorunlarınızı, hayal kırıklıklarınızı, geleceğe dair ümitsizliklerinizi anlıyorum. Belki tünelin sonunda ışık görmüyorsunuz. Belki de mevcut siyasetin çözüm üreten değil, sorun yaratan bir kurum olduğunu düşünüyorsunuz.
Sizi anlıyorum, çünkü bir nesil önce ben de sizin yerinizdeydim. Milletimizin sağladığı imkanlarla okudum. Neyi başardıysam bu sayede gerçekleştirdim.
Sizi anlıyorum, çünkü her nesil kendisinden sonra gelenlerin daha iyi standartlara ulaşmasını sağlamakla yükümlü. Ülkeme ve milletime borcumu ancak sizlerin benden daha iyi imkân, fırsat ve hürriyetlere kavuşması için çalışacak ödeyebileceğimi biliyorum.
Ama unutmayın, bugün karşı karşıya olduğumuz meseleleri aşmak bizim elimizde. Ülkemizin kaynaklarını lüks ve israfa değil, orta direğe ve gençlere yönlendiren bilinçli bir yaklaşımla imkanları artırmamız mümkün. Kapsayıcı bir kalkınma seferberliği ve teknolojik sıçrama odaklı bir yarına atılım stratejisi ile fırsatları büyütmemiz mümkün. Hak ve adaleti savunarak, dünyaya entegre olarak hürriyetleri genişletmemiz mümkün. Bu bilinçle çalışmaya devam edeceğiz ve inşallah hep birlikte gençleri umutsuzluğa, Türkiye’yi vasatlığa mahkûm eden bu zihniyeti yeneceğiz. Bu vesileyle milletimizin meclisinde size her zaman açık bir kapı olduğunu lütfen unutmayın.”