Dünya Prematüre Gününde OMÜ Çocuk Hastanesinde
Etkinlik
17 Kasım Dünya Prematüre günü dolayısıyla Ondokuz Mayıs Üniversitesi Çocukh astanesinde bir dizi etkinlik düzenlendi.
Etkinliğe Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayhan Dağdemir, Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ünsal Özgen, Neonatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Canan Aygün, hemşireler ve çocukların aileleri katıldı.
Çocuk Hastanesi 3. kattaki etkinliğin açılış konuşmasını yapan
Prof. Dr. Canan Aygün “Umuttan mutluluğa etkinliğimize hoş geldiniz. Dünyada ve ülkemizde birçok özel gün var. Bunlardan bazıları bir millet için çok özel, bizi birbirimize bağlıyor. Bugün burada toplanmamızın nedeni de burada bulunanlar için çok özel bir gün olan 17 Kasım Dünya Prematüre Günü’nü kutlamak. Dünyada yaklaşık her yıl 15 milyon bebek prematüre doğmakta ve bu bebeklerin bir milyondan fazlası erken doğum ve buna bağlı gelişen sorunlar nedeniyle kaybedilmektedir. Prematürelik, dünya çapında 5 yaş altındaki çocuklarda önde gelen ölüm nedenidir. Dünyada doğan 10 bebekten biri, ülkemizde ise her 9 bebekten biri prematüre olarak dünyaya gelmektedir.17 Kasım Dünya Prematüre Günü’nün iki amacı vardır. İlki bu ciddi sağlık sorunuyla ilgili farkındalık yaratmak, ikincisi ise prematüre ailelerine umut olabilmektir. Her biri birer kahraman olan prematüre bebeklerimizin, ailelerinin ve onlara bakan yeni doğan yoğun bakım doktor, hemşire ve destek ekibinin Prematüre Günü’nü kutluyor, idaremize yüksek teknoloji ve yüksek bilgi ve deneyimli eleman desteğini sağlama konusundaki destekleri için teşekkür ediyoruz.” dedi.
Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ise etkinlikte emeği geçenleri kutlayarak “Hepinize hoş geldiniz diyorum. Avuç içini ancak doldurabilecek büyüklükte dünyaya acele edip gelen yavrularımızın hayata tutunabilmeleri kolay değil. Çok özel bir ihtimam, çok özel bir bakım gerektirmektedir. Yeni Doğan birimlerimizin de asıl amacı bu çocuklarımızın hayata tutunabilmelerini mümkün kılacak tedbirleri almak, o bakımı sürdürebilmek, anne babanın heyecanla beklediği, kucaklarına alabilme duygularını yaşayabilmelerine imkân sağlayacak başarıyı göstermek. Hakikaten çok zahmetli ve çileli bir iş gördüklerini biliyorum. Ama şunu da biliyorum; bu kadar zor ve zahmetli işi müthiş bir sevgi ve heyecanla yapıyorlar. Onlarla konuştuğumuzda yani elimize almaya cesaret edemediğimiz küçük yavruların, damarlarından kan almak, bakımlarını sürdürmek, entübe etmek diğer yetişkinlere göre daha zor olan bir süreç, ama bunu gün aşırı nöbetlerle ve yorgunluklarla yapabilmek kolay değildir. Bu nedenle doktorundan hemşiresine kadar bu birimlerde çalışan bütün arkadaşlarımızı gönülden tebrik ediyorum, onları bir kez daha alkışlamak istiyorum.
Bu kadar zor işi yapan doktorlarımıza hemşirelerimize zaman zaman vatandaşlarımızın, içerisinde bulundukları duygusallıktan kaynaklanan hoş karşılanmayacak tepkilerin de görüldüğü zamanları yaşıyoruz. Bu nedenle birbirimizin hâlini anlamak hayatın her safhasında çok önemlidir. O yavrularımıza sağlıklı bir şekilde kavuşabilmek tabii ki öncelikle Allah’ın takdirine bağlı olarak vesile olmakta çok önemlidir. Doktorlarımızın ve hemşirelerimizin bu konudaki takdir edilecek çabalarını, motivasyonlarını düşürmeyecek şekilde takdir etmek de hakikatten güzel bir şey. Onlara sadece bir teşekkür ediliyor olmasının dahi bütün yorgunluklarını ortadan kaldıracak bir değer ifade ettiğini de hiç kimsenin göz ardı etmemesi gerekiyor.
Allah herkesin yavrularını bağışlasın, güzel günlerini görün inşallah. Sağlıklı, vatana ve ülkemize yararlı, ahlaklı, vicdanlı insanlar olmasını temenni ediyorum. Sizlere düşen bu. Bizlere düşen de yavrularınızı kucağınıza aldığınızda o gözlerinizdeki parıltıyla mutlu olmaya çalışmak ve hep daha iyisini yapabilmek…