DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
“EKREM BUĞRA” YAZDI, BİR BAŞKA GERÇEK!.. aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere “
Türkiye Gazetesi”nde târihî araştırma yazıları ile pek çok gerçeğin günyüzüne çıkmasını sağlayan kişilerden biri de “
Akademisyen Yazar, Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci” Bey’dir. O’nun, gazetenin “
Tarih Sayfası”nda neşredilen makâlelerinden biri olan “
Paylaşılamayan Şehzade Burhaneddin Efendiye Teklif Edilen Taçlar” başlıklı yazısında (Bkz: 07.06.2021, s. 4), oldukça ilginç bilgiler bulunmaktadır:
“Arnavutluk, 1912’de Osmanlı Devleti’nden ayrılıp da müstakil olunca, Arnavut milliyetçileri, o zamanki dünya siyasetini elinde tutan büyük Avrupa devletlerinin de muvafakati ile Sultan Abdülhamid’in (Viyana’da yaşamakta olan)
27 yaşındaki oğlu Şehzade Burhaneddin Efendi’ye tahtı resmen teklif ettiler.” demekte, makâlenin sonunda ise “
1949’da kalp krizi geçirerek vefat etti. Cenazesini gemiyle İstanbul’a getirdilerse de iniş izni verilmeyince; Şam’a götürüp Sultan Vahîdeddin’in de bulunduğu Süleymaniyye Câmii hazîresine defnedildi.” diyerek araştırmasını noktalamaktadır.
= = = (***) = = = Bu vakıa bize, 3 yıl kadar önce, “
Türkiye Gazetesi”nin 24 Nisan 2018 günlü nüshası 3’ncü sayfasında CHP ile ilgili bir başka haberi hâtırlattı. Onda da aynen şu bilgiler yer almakta idi:
“Kılıçdaroğlu orada da Osmanlıya saldırdı. Bu defa daha sunturlu iftira ve hakaretlerle nefret saçtı. Birlik ve dirliğimizin mutlaka muhafaza edilmesi gereken bir zamanda CHP Genel Başkanı şunları söylüyordu” “- Herkes, Osmanlı Padişahı’nın kulu, kölesiydi. - Millet diye bir kavram yoktu.- Türk milleti diye de bir kavram yoktu. - Osmanlı, Türklerle alay ediyordu. - Osmanlının zulmüne karşı buralarda ne mücadeleler verildi. - Osmanlı Sarayı’nda Farsça, Osmanlıca konuşulurdu. - Osmanlı; Dadaloğlu’nu, Köroğlu’nu yaşatmıyordu. Boşuna mı ‘Ferman Padişah’ınsa dağlar buradadır’ diyorlardı. Yörük Ali Efe, Atçalı Kel Mehmed’i biliyoruz.” (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; Mersin-Gökbelen Yaylası, Silifke Yörük-Türkmen Çalıştayı, 22.04.2018) Sonrasında ise aklımıza, Bay Kılıçdaroğlu hakkında “
Yeni Akit Gazetesi”nin 17.07.2020 tarihli nüshası 1 ve 9’uncu sayfalarında neşredilen bir haber geliverdi. Bu haberde ise şu bilgiler veriliyordu:
“26 İftiradan Dolayı 2 Trilyon (Milyon) Lira Tazminat Ödemeye Mahkûm Edildi. TESCİLLİ YALANCIÖnce, SSK’yı batıran hesap uzmanı(!) olarak tarihe geçen, ardından da FETÖ’nün kaset kumpası ile CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturtulan Kemal Kılıçdaroğlu, âdeta siyasetin ‘yalan makinesi’ oldu. Kılıçdaroğlu, bugüne kadar söylediği 26 yalanından dolayı 2 trilyon(milyon) liraya yakın tazminat ödemeye mahkûm edildi.” Bu “
İftirâcı” ve “
Tescilli Yalancı” hakkında Sn.
Batuhan Yaşar” (Türkiye Gazetesi, 14.01.2021, s. 8), şu nihaî teşhiste bulunmakla yerden göğe kadar haklı değil mi?:
“Altı ok bile neydi ne oldu: Ayrıştırma, ötekileştirme, itibarsızlaştırma, kutuplaştırma, küçümseme ve yok sayma.” = = = (***) = = = Biz de Sn.
Batuhan Yaşar Bey Kardeşimize yerden göğe kadar hak verirken, 25 Nisan 2018 tarihinde (
www.akasyamhaber.com) haberde yayımlanan bir şiirimizdeki, şu ilk ve son beşlikteki mısraları tekrarladıktan sonra
Sn. Ekrem Buğra Ekinci Hoca’mızın bu son makâlesi üzerine kaleme aldıklarımızla sohbetimizi noktalamak istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
“Dil kılıçtan keskin” ya, vur(!) ha “Kılıçdaroğlu”;“Osmanlı’ya düşman” çok, “alkış”lanırsın mutlak; Seni kimler var etti, ver cevabı dosdoğru?!..“FETÖ” kurdu tezgâhı, “Kaset” de oldu mutfak; “AB” var, “ABD” var; “kindar”dan kindaroğlu!..…………………………………….KAYIKÇ’Ali yaz-söyle, bu “saldırı neden”dir?Anan-baban bellidir, “soy-sop”un da “deden”dir;Bu gün “TC” var ise, “Selçuklu” da “beden”dir!..“Siyon” kurdu tuzağı, “Vetolar” oldu mutfak; “Osmanlı’ya düşman” çok, alkışlayan var mutlak!.. = = = (***) = = = “Tarih Sayfası”nda, Sayın “Ekinci”;“Bir Başka Gerçek”i, dile getirdi:“CeHaPe”nin dinmez; ne kini, hıncı; “Osmanlı” denince, kalktı-oturdu!.. Sene “..49”du, gemi yanaştı; Haber “Ankara”ya, tezden ulaştı; “Şehzâde” duyunca, akıllar şaştı; “CeHaPe”miz(!) sanki, birden kudurdu!.. Dirisini sürdü, ölüyü… yok, yok; Kabul edemezler, korkusu… çok, çok; Rica-minnet lâfa, karınları tok; Cenâze gemide, öylece durdu!.. “Ulus” da “Onlar”ın, “mezar” “Onlar”ın; “Kalem” de “Onlar”ın, “yazar” “Onlar”ın; “Kılıç” de “Onlar”ın, “Sezar” “Onlar”ın; “Olmaz!.. Olmaz!..” lâfı, limana vurdu!.. “Marmara”dan “Ege”, “Akdeniz” uzar; “Kaptan” “Suriye”ye, çevirdi nazar; “Şam”da “Rahmetli”ye, kazıldı mezar;“Şehzâde” çilesin, sonuna erdi!.. “Ekrem Buğra” yazdı, bir başka gerçek; “Osmanlı Korkusu”; bitmez, bitmey’cek; “Kılıçdar…” söylüyor, fobiye mercek:“6 Ok Kini”ne, bir örnek verdi!.. “Eller” “Osmanlı”ya, “tahtı” açıyor; “Bizden Görünenler”, “nefret” saçıyor; “FETÖ”yü hiç sorma, “dinden” geçiyor; KAYIKÇ’Ali der ki, kim “Laîn” derdi?..