================================================================================DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
EY “DİYÂNET”, BU “FERYÂDA” KULAK VER!.. (“Prof. Dr. Ali Erbaş” Hocamızın dikkatlerine): * “…Kendilelrinlin ihtiyaçları olsa dahi, onları öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin hırsından/cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına kavuşanlar/kurtuluşa edenler’dir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Haşr Sûresi, âyet 9’dan)* “Malı, parayı biriktirip zekâtını, müslüman fakirlerine vermeyenlere çok acı azâbı müjdele! Zekâtı verilmeyen mallar, paralar, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sahiplerinin alınlarına, böğürlerine, sırtlarına mühür basar gibi bastırılacaktır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Tevbe Sûresi, âyet: 134-135)* “Allahü teâlânın ihsân ettiği malın zekâtını vermeyenler; eyi ettiklerini, zengin kalacaklarını sanıyorlar. Hâlbuki, kendilerine kötülük yapmış oluyorlar. O malları, Cehennem’de azâb âleti olacak, yılan şeklinde boyunlarına sarılıp, baştan ayağa kadar, onları sokacaktır.” (K. Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet: 108)* “O, size farz kılınan oruç, sayılı günlerdir. O günlerde sizden kim hasta, yahut seferde olur da iftâr ederse, tutamadığı günler sayısınca sıhhat bulduğu ve rahat ettiği başka günlerde oruç tutar. Fazla ihtiyarlık ve devamlı hastalık gibi sebeplerle oruç tutmaya güç yetiremeyenler, üzerine bir yoksul doyuracak kadar fidye vermek lâzımdır. Bununla beraber kim fiyyeyi çok verir, yahut hem oruç tutar, hem de fidye verirse, onun için daha hayırlı olur. Size seferde (yolculukta) oruç bozmak ve yaşlı hâlinizde fidye vermek izni verilmişken, yine oruç tutsanız, hakkınızda hayırlıdır, eğer orucun faziletini bilirseniz.” (K. Kerîm; Bakara Sûresi, âyet: 184)* “Zekât: İslâm’ın beş şartından biri. Her müslümanın tam mülkü olan nisâb (zekât ölçüsü) miktarındaki malının, belli zamanda, belli miktarını niyet ederek ayırıp, fakir müslümana vermesi.”
“Malı zarardan korumanın ilâcı, zekât vermektir.” (İmâm-ı Rabbânî “r. aleyh”)* “Fidye: İhtiyârlayıp ölünceye kadar Ramazân orucunu veya kazâya kalmış oruçlarını tutamayan kimsenin veya iyi olmasından ümit kesilen hastanın (zengin ise) tutamadığı oruç karşılığında fakirlere vermesi gereken bedel.”
* “Fıtra: Zengin müslümanların fıtır (Ramazân) bayramının birinci günü sabahı fakirlere vermeleri, vâcib yâni dînimizde emredilen belli miktardaki sadaka. Ramazân-ı şerîfde veya Ramazândan önce veya bayramdan sonra da verilebilir. Fıtra ve kurban nisâbına mâlik olana zengin denir. Bunun fıtra vermesi ve kurban kesmesi vâcib olur. Zekât alması harâm olur.”
(Türkiye Gazetesi Dînî Terimler Sözlüğü) aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere
“Afganistan”; önce “
Rusya”nın, ardından “
ABD”nin “
işgâli”ne uğramış, sonrasında ise “
Taliban” vasıtasıyla giriştiği “
İstiklâl Mücâdelesi”nde şimdilerde de “
açlık ve sefâlet” ile boğuşmakta ve 7 Ocak günü “
görülü basın-yayın” , bir gün sonrasında ise “
yazılı basın-yayın” haberlerine göre, “
âcil gıda yardımı” talebinde bulunmaktadır.Malûmları olduğu gibi; her yıl “
Ramazân-ı şerîf” ile birlikte müslümanlar; genellikle, zekâtlarını hesaplamakta, fıtraları yanında fidye vermesi gerekenler de fidye ve sadakalarını muhtaçlara ulaştırmaktatırlar. Bu sene “
Ramazân-ı şerîf”, nisan ayına denk gelmekte, bu tarihlerde ise “
kış” geride bırakılıp “
bahar”a erişilmektedir. Yoksul ülkelerdeki fakir-fukaranın ise açlıktan çıkıp da bahara kavuşması oldukça güçtür.İşte bunun için diyoruz ve bir hâtırlatmada bulunlarak “
Diyanet İşleri Başkanımız Sn Erbaş Hocamız”dan “
zekât, fidye, fıtra ve sadakaların vekiller vasıtasıyla aylar öncesinden toplatılması ve muhtaçlara ulaştırılması” bakımından “
erken kampanyalar” düzenlemesini bekliyor ve sözü “
Türkiye Gazetesi Yayın Koordinatörü Sn. Yücel Koç” Beyin bu mevzuya uygun
“En Çok Kazandıran Yatırım” başlıklı makâlesi (13.01.2022)nden bir cümleyle bitirmek istiyoruz:
“…Düşünsenize; hem dünyada malınız artıyor, hem daha çok zekât vererek daha fazla sevap işliyor, yardım ettiğiniz her (ferd)in dualarıyla sonsuz ahiret hayatında da daha kazançlı çıkıyorsunuz.”Ve dahi, bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile de
Sizleri başbaşa bırakmayı diliyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = ( - 1 - ) = = = Ey
“Diyânet”, bu
“feryâd”a kulak ver;
“Afganya”dan
, “çağrı” geldi, duydun mu?
“Zekât” topla,
“fidye” topla,
“fıtra” ver;
“Minber”desin,
“Hakk emri”ne uydun mu?
“3 ay erken”, “konvoylar” yap,
Sen gönder!..
“Müslümânı, kâfir el”e düşürme;
“Erken” diye,
“yardım vakti”n şaşırma;
“Ramazân”a,
“Nisan”lara taşırma!..
“Zekât” topla,
“fidye” topla,
“fıtra” ver;
“3 ay erken”, “konvoylar” yap,
Sen gönder!..
“Aç-yoksul” var, “işsiz-güçsüz” insanlar; “Obez kişi”, “fakirlik”ten ne anlar;
“Siyonist”te,
“taştan katı” vicdanlar!..
“Zekât” topla,
“fidye” topla,
“fıtra” ver;
“3 ay erken”, “konvoylar” yap,
Sen gönder!..
= = = ( - 2 - ) = = = “Hıristiyan”, sanma acır
“Müslim”e;
“Haç Putçu”su,
“Düştün” diyor
“elime……Kırk parça ol; seksen-doksan-yüz lime!..…Geç kalmadan, bize katıl, çağdaş ol……Müslümansan, diz çökerek, bağdaş ol!..” “Moskof” çıkar,
“Coni” gelir aynı dil;Hep
“emperyal”, bulamazsın bir
“âdil”; “Müslümanlar, hep kardeştir, böyle bil!..”Geç kalmadan, yardım eyle, imdât hoş;
“Zekât” topla,
“fidye” topla,
“fıtra” coş!..
Ey
“Diyânet”, bu
“feryâd”a kulak ver;
“Kampanya”da,
“sergiler” aç, ulak ver;
“Gönül” zengin,
“Anadolu: Sulak yer!..”Geç kalmadan, yardım eyle, imdât hoş;
“Zekât” topla,
“fidye” topla,
“fıtra” coş!.. KAYIKÇ’Ali, mısra-mısra duyur Sen;Akıl verdin, ilkten gayrı buyur Sen;
“Erbaş Hoca’m”, “konvoylar” yap ve
“t(i)ren!..”Geç kalmadan, yardım eyle, imdât hoş;
“Zekât” topla,
“fidye” topla,
“önden” koş!..