Derebahçeli/Ali Kayıkçı EYVÂH NE “ÖRF-ÂDET” VAR, NE “DİL-DİN-TÂRİH” KALDI!.. (“Malûmlar”a “Taşlama”, mısra-mısra haşlama): * “O gün haktır; o hâlde, dileyen Rabbına varacak bir yol edinsin!”, “…biz size, yakın bir azâbı ihtar ettik. O gün kişi, ellerinin ne hazırlayıp sunduğuna bakacak ve kâfir ise diyecek ki: ‘Âh, ne olurdu, keşke ben bir toprak olsaydım!’” (Kur’ân-ı Kerîm; Nebe Sûresi, âyet 39-40’dan)* “El mer’ü mea men ehabbe!..” (Kişi; dünyâda kimi severse, âhirette de onunla beraber olacaktır.”, “Herkesin değeri, söylediği güzel sözlere, yaptığı iyi işlere göre ölçülür!” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)* “Örf-âdet: İslâm hukûkunun kaynaklarından, dînin ve aklın güzel gördüğü, beğendiği şey. İslâm hukûkunun kaynakları iki kısımda mütâlaa edilir: Kitâb (Kur’ân-ı Kerîm), Sünnet (Peygamber Efendimizin sallallalü aleyhi ve sellem sözleri, işleri ve görüp de mâni olmadıkları hususlar), icmâ’ı (bir asırda bulunan müctehîd denilen âlimlerin bir işde sözbirliği) ve kıyâs (ictihâd). Bu dört ana kaynaktan başka, ikinci derecede (tâlî) kaynaklar da vardır ki, bunlardan birisi de örf ve âdetlerdir. Zamânın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan ahkâm (dînî hükümler) değişebilir. Nassa (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflere) dayanan ahkâm zamanla değişmez…” (Dînî Terimler Sözlüğü; c. 2, sy. 116)* “…Neslimizi kurutmaya seferber olmuş küfür/Budanan dallarımın filizleri daha gür!Fakat ne kadar sürer acılara tahammül/Daha kaç gün veririz zehir verenlere gül!Türk’e ettiklerini kuzgun serçe’ye etmez/Bir hazin kader ki bu sabır yetmez güç yetmez!Ben Türkiye Türk’üyüm hem de yanık türkü’yüm/İçerim kan ağlıyor gözyaşım güğüm güğüm!..” (Nâzım Tektaş-Türkiye Gzt; 11.03.1992, sy. 2) aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere; hangi dînî ve millî bayram olursa olsun, gerek mahallî/yerel ve gerekse genel/ulusal basın-yayın organlarında, idareciler yanında iş insanları ile birlikte kültür-sanat dünyâsının tanınmış kişileri ve bazı şirket ve kuruluşların da “
tebrik ilânları” çıkar. Bunların yayınlandığı yerler, aynı zamanda bu ilânları verenlerin fikriyatlarını/siyasî eğilim ve düşüncelerini göstermesi bakımından da bir karîne/ayna mesâbesinde’dir.Hadiseye bu açıdan baktığımızda; malûm zihniyetteki gazetelerin aldığı reklâm ve ilânlar ile “
Türkiye Gazetesi” ve “
Yeni Akit”in aldığı reklâm ve ilânlar sebebiyle 29 Ekim 2023 günü neşroldukları sayfa sayılarına şöylece bir gözgezdirmek, bizce çok şeyi ifade etmektedir:
“İlâveleriyle birlikte Cumhuriyet 118, Sabah 116, Milliyet 112, Hürriyet 106, Türkgün 64, Akşam 60, Sözcü 56, Yeni Şafak 56, Türkiye 36, Akit 32 sayfa.” (Fatih Selek-Türkiye Gzt; 30.10.2023, sy. 11)Bu durum bizi, “
Şâirleri haykırmayan bir millet” durumundan çıkarmak için, yukarıdaki “
serlevha” tespitler yanında aşağıdaki mısraları yazmaya da yöneltti.Diyoruz ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki şiirimiz ile
Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla!..
= = = (***) = = = Eyvâh ne “örf-âdet” var, ne “dil-dîn-târih” kaldı; “Konuşan-yazan” vurdu, gizli-aş’kâr “gâvur”du. “PKK”lı “FETÖ”cü, soluğu “dışta” aldı; Burada “ahkâm kesti”, oradan “Bâtıl” vurdu!.. Eyvâh ne “nass-sünnet” var, “icmâ-kıyâs” ara-bul; “Batı!.. Batı!..” dediler, “dün’den ne varsa kurtul”;“Avrupa efendidir, ona olmalıyız kul!;“Hayât: ‘Şarklı kafa’dır, “yaşam” deyip de durdu!.. Eyvâh ne “Mecelle” var; ne “Elif-Bâ, Medrese”;Bir de “şapka” buldular, “kadın-erkek” herkese; “Şerîat” yasaklandı, biri bu “günâh” dese; “İstiklâl Mahkemesi”, binlerce boyun vurdu!.. Eyvâh ne “Osmanl”ı var; ne “Kudüs”, ne “Mekke” var; “Halkevleri camî”ymiş; ne “dergâh”, ne “tekke” var; Ne “tesettür: örtü” var; ne “cübbe”, ne “takke” var; “Ata yurdum: Türkistan”, ne “Azerî yurdu” var!.. Eyvâh ne “Serbest Fırka”; ne “Menderes”, “Özal” var; “28 Şubat”tan, “Tel-Aviv’e bir “dal” var; “15 Temmuz: Darbe”dir, “ConiHom”cu bir “hâl” var; “FETÖ”den “iğdiş” olmuş; bir “yargı” var, “ordu” var!.. 68/Atmışsekiz” sayfaya, “174/yüzyetmişdört” görünce; “Bunlar” geçti aklımdan, “100 Yıl” öne sürünce; “Emlak Konut” ilânı, “hak teslimi” ilk önce; “Adâlet”i en evvel, dünyâda kim kurdu?” var!.. KAYIKÇ’Ali diyor ki, “El mer’ü… ehabbe” var; “Kim kimi sevmiş ise, beraber olacaklar”;“Dünyâ-âh’ret işleri”, “cennet… cahîm”e uzar; Âkıl-bâliğ” olanın, sanma başka yurdu var!..