DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “GÖNÜLLÜ KÖLE” OLMUŞ, BİZİM “GÂFİL İÇİCİ!..”* “Oku! Seni yaratan Rabbinin adıyla oku!.. O, keremine nihayet olmayan Rabbindir; kalem ile yazı yazmayı öğreten de O’dur. O, insana bilmediği şeyleri öğretti. Sakın okumazlık etme; çünkü insan, kendini nasîhate ihtiyacı yokmuş görmekle muhakkak azgınlık eder!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Alak Sûresi, âyet 1-7’den) * “And olsun insanı biz yarattık ve biz ona şah damarından daha yakınız. Onun sağında ve solunda oturmuş iki melek zabıt tutarken, insanın yanında onun, her dediklerini zapteden gözcü bir melek vardır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Kâf Sûresi, âyet 16-18’den)* “Ey Âdemoğulları! (…) yiyin-için ama isrâf etmeyin; çünkü O, isrâf edenleri sevmez.” (Kur’ân-ı Kerîm; Â’râf Sûresi, âyet 31’den)* “…İsrâf etmeyin! Allahü teâlâ, isrâf edenleri elbette sevmez.” (Kur’ân-ı Kerîm; En’âm Sûresi, âyet 141’den)* “Bütün insanları Mahşer Meydanına toplayacağız da hiçbir kimseyi geride bırakmayacağız.”, “Defter de ortaya konulmuştur… ‘Eyvah bize! Bu defter de nedir? Ne küçük bırakmış, ne büyük, hepsini kaydetmiş!’ Ve bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Kehf Sûresi, âyet 47, 49’dan)* “Güzel bir söz; kökü yerde sabit, dalları semâda olan güzel bir ağaç gibidir. Yemişlerini Rabbinin izniyle her zaman verir. Habîs (kötü) bir söz de yerinden sökülmüş, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.” (Kur’ân-ı Kerîm; Tibyân Tefsîri-İbrahim Sûresi, âyet: 24-26’dan)* “Habîs söz söylemek, habîs adamlara lâyıktır. Habîs adamlara, habîs kelâm yakışır.” (Kur’ân-ı Kerîm- Mevâkib Tefsîri; Nûr Sûresi, âyet: 26’dan) * “İstediğini ye, istediğini giyin! İnsanı yanlış yola götüren, isrâf ve tekebbür (büyüklenme)dir.”, “İyi bir iş yapmaya niyet edip de yapamayana, tam bir iyilik yapmış gibi sevâb verilir. Niyet edip yaparsa, on mislinden 700 misline, hatta daha fazla sevâba kavuşur. Kötü bir işe niyet edip de yapmayana, yapılmış tam bir iyilik sevâbı verilir, niyet edip de yapana ise sâdece bir günâh yazılır.”, “Kişi, (Kıyâmet günü) sevdiği ile birlikte olur.”, “Bazı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hazret-i Muhammed “sallallahü aleyhi vesellem
”) * “İsrâf: malı helâk etmek, faydasız hâle getirmek, dîne ve dünyânın mubâh olan işlerine faydalı olmayacak şekilde sarf etmektir. Malı denize, kuyuya, ateşe ve elden çıkmasına sebep olan yerlere atmak, onu helâk etmektir ve isrâftır.”
(İmâm-ı Birgivî “r. aleyh
”)* “İsrâf: Savurganlık, saçıp savurmak, harcamalarda aşırı gitmek; eldeki imkânları, dînin ve insâniyetin gerekli kıldığı yerler dışında kullanmak. Her türlü maddî ve mânevî imkânları Allah’ın insanlar üzerindeki birer emâneti kabul eden İslâm dîni, bütün bunların yerli yerince ve gerektiği şekilde, gerektiği kadar kullanılmasını istemiş; özellikle mâlî imkânların isrâf edilmesini yasaklamıştır.” (Tercüman Gazetesi Ansiklopedik İslâm Lügâti; C. 1, s. 301) *
“Söz ola kese savaşı, söz ola kestüre başı/Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ide bir söz Kişi bile söz demini, dimeye sözün kemini/Bu cihân cehennemini, sekiz uçmağ ide bir söz.” (Yûnus Emre) * “Yâ Rabbî! Sana hep isyân ettim. Fakat, sana itâ’at edenleri hep sevdim. Beni bu sevgime bağışla!..” (Muhammed İbnis-Semmâk “r. aleyh”)
* “Şiir,
nesirden bambaşka bir hüviyettedir. Şiir
duygusunu lisan hâline getirinceye kadar yoğurmak, onu çok toplu bir madde hâline sokmak, o kadar ki, mısra güyâ hissin ta kendisi imiş gibi okuyucuya samîmî bir vehim vermek”tir.
(Yahya Kemâl Beyatlı)* “Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir… Mutlak hakikat Allah’tır…”, “Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir; ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…”, “Şâir odur ki; renk, çizgi, ses, ahenk, hacim, pırıltı, ışık, buud, hareket, eda, mânâ, her tecelliyi şiir, şiiri de Allah için bilir…”, “Renk renk hâtıralarım, oda oda silindi/Anne kokan bir Türkçem vardı, o da silindi.” (Necip Fâzıl Kısakürek-Çile)* “Et-tekraru hasen, velevkâne yüzseksen!”
(Atasözü)* “Şâir, milletin göğsünde kalbi gibidir; şâiri olmayan bir millet, bir yığın topraktır.” (İkbal)* “Dünyâ güzeldir ama bir şâirin gözüyle daha da güzel olur.”
(Goethe)* “Bırak beni haykırayım/Susarsam sen matem et/Unutma ki, şâirleri haykırmayan bir millet;Sevenleri toprak olmuş, öksüz çocuk gibidir.” (M. Emin Yurdakul)* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!”
(Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)* “Ülkemizde; 2006-2015 yıllarında toplam 256 milyar 700 milyon lira sigaraya verilmek suretiyle havaya uçtu. Türkiye’de her yıl 100 bin kişiyi sigaradan dolayı kaybediyoruz. 20 yıl sigara kullanan bir kişi, sigaraya 60-70 bin TL para harcıyor demektir.” (
Türkiye Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk; Basın)*
“Tütünsel dumangaç: (Uydurukça/Agop-Ataç’ça): Sigara aygıdeğer Okuyucularımız!..Bu yılın Ağustos ayı ilk haftası sonunda, dâvetlisi olarak bulunduğumuz Yalova’daki bir düğün gününde, oldukça ilginç bir hadise ile karşılaştık. Bizim de Hamsiköy’den yakın-uzak akrabamız olan orta yaşlarındaki bir kadın, telefonla düğün için buraya gelmiş bir köylüsünü aramak suretiyle ondan, Maçka ve Trabzon’da bulamadığı (W….) marka bir sigaradan, varsa oradan alıp düğün dönüşü kendisine getirmesini rica etmekte idi.Hani insan, hastalığına devâ olacak bir ilâcı, problemine çâre bulacak herhangi bir kitap, teknik alet-edevat gibi bir şeyi ister ama kilometrelerce uzakta bulunan, hem de düğün gibi insanı oldukça meşgûl eden bir olay sırasında kendisine sigara alınmasını, hele hele de kolayca bulunmayan bir markayı arayıp temin etmesini istemez, isteyemez diye düşünüyorduk ya… Maalesef yanılmışız, diyoruz ve şu sigara, şu madde bağımlılığının kişiyi düşürdüğü şu deni, şu alçak duruma hayretler içerisinde kalıyor ve bu his ve düşünceler içerisinde iken kaleme aldığımızı aşağıdaki mısralarımız ile de Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakıyoruz…Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = = “Gönüllü Köle” olmuş, bizim “Gâfil İçici”;Sanmayın bu “tutsaklık”, günübirlik-geçici; “Parasını veriyor”, “sıhhatini” veriyor;“Türlü-çeşit zehirle”, habire dolar içi!.. “Gönüllü Köle” olmuş, sorsanız “özgürüm” der;Çalışır “Bizim Köle”, “Coni” afiyetle yer;Ne kalbi-beyni görür, önüne “Raporları” ser!..“Parasını veriyor”, “sıhhatini” veriyor;Tellendirip-tüttürür, sanırsın “Bizim Monşer!..” “Gönüllü Köle” olmuş, bakışları “dumanlı”;“Îtikâd-inanç” kaymış, sorsanız çok “îmânlı”;“İthalât” her yıl artar, bu işten kim “ziyanlı?!..”“Parasını veriyor”, “sıhhatini” veriyor;“Sosyetik Kolculuk” var, şimdi “Çağdaş Zamanlı!..” “Gönüllü Köle” olmuş, “Tütünsel Dumangaçlı”; “Türk”tür ve de “Müslüman”, sanmayın sakın “Haçlı”;“Gönüllü Köleliğe”, kapılmış “dolambaçlı!..”“Parasını veriyor”, “sıhhatini” veriyor;“Akıl”, “kafa-beyinde”; sanmayın “Uzun Saçlı!..” “Genç Kızlar” var, “Çocuklar”; acınası bir “hâlde”;Her biri birer “leke”, Albayraklı “Hilâlde”;“İstikbâl” korkutuyor, “bu nesiller zevâlde!..”“Parasını veriyor”, “sıhhatini” veriyor;“Eğitim” “Millî” değil, niceleri “vebâlde!..” Pırıl-pırılken “ciğer”, “ziftlendikçe” kararmış;O güzelim “gül beniz”, “sarardıkça” sararmış;Olmuş “Marka Hastası”, bayi-bayi ararmış!..“Parasını veriyor”, “sıhhatini” veriyor;Bu “Haşarat Bir Nesil”, “atiye” de zararmış!.. KAYIKÇ’Ali “tasvir” et, bu “teşhis”te fayda var;“Siyon-FETÖ” beslenir, bu “kaynak”tan pay da var; “Bu gün-yarınlık” değil, “Tiryaki” her ayda var!..“Parasını veriyor”, “sıhhatini” veriyor;“Bölen-Parçalayan” O, “kazanan” bu payda var!..