Genel Başkanımızın sağlık durumunun gayet iyi olması, Bahçeli'siz bir Türkiye hayali kuranların
heveslerini kursaklarında bırakmıştır.
Devlet Bahçeli; 15 Temmuz sonrası izlediği politika ile Devletimizin ve Cumhuriyetimizin yeniden
yapılandırma çalışmalarına yön vermiş, duruşuyla Türk Devlet geleneğinin ve devlet adamlığının 21
yüzyıldaki en önemli temsilcisi olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymuştur.
İradesini bizzat Milliyetçi Ülkücü Hareketten, gücünü yüce Türk Milletinden alarak, Devletimizin
temellerini sağlam zemine oturtma gayreti içerisinde olan Liderin yokluğunu dört gözle bekleyen
ihanet odakları, yarın yine mağlubiyetin kaçınılmaz sonuçlarıyla yüzleşmeye mahkum olacaklardır.
Çünkü; Ülkücülük, Türk Milletinin var olduğu günden bugüne, milletiyle birlikte var olan tarihi bir ruh
halidir.
Bu ruhu, Kürşad ile Çin sarayında, Alparslan ile Malazgirt'te, Ertuğrul Gazi ile Söğüt otağında, Fatih ile
İstanbul'da, Mustafa Kemal ile Çanakkale'de, Başbuğ Türkeş ile tabutluklarda, Devlet Bahçeli ile
yaşam felsefesinde görürsünüz.
Bu ruh geçmişteki bir çok vaka da olduğu gibi, bu günde gerekirse milyonlarca Devlet Bahçeli olup,
şer odaklarının karşısına dikilecek kudrettedir.
Nifak odaklarının yaymaya çalıştığı fitneye konuşarak kuryelik yapanlar, bu ruhtan yoksun, Dünyayı
çay ocaklarında yaptıkları dedikodu edebiyatıyla kurtaracağını sanan zavallılardır.
Bu sebeple, Hareketin Lideri Sayın Devlet Bahçeli'ye olan bağlılığımızı ve desteğimizi anlamaları
mümkünü olmayan bir durumdur.
Hiçbir dünyevi menfaat veya makamın, Genel Başkanımıza ve Teşkilatlarımıza olan bağlılığımızın
önüne geçmesinin imkanı bu güne kadar olmadığı gibi, bugünden sonrada olma ihtimali yoktur. Yüce
Yaradan’ın ömür verdiği süre boyunca, yaşamımızı Ülkücü Hareketin Liderinin emrinde, teşkilatların
bir neferi olarak sürdürmeye devam edeceğiz.
Ne mutlu Türk’üm diyene…