DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
“KÂFİRİN DUÂSI”, “KATİLLER” İÇİN!..
* “Kâfirlerin duâsı ise hep çıkmazdadır.” (Kâfirlerin yalvarışı şüphe yok ki boşunadır.) (Kur’ân-ı Kerîm; Mü’min Sûresi, âyet
50)
* “Hak (gerçek) duâ ancak O’nadır. O’nun dışında yalvarıp durdukları ise, onlara hiçbir şeyle cevap vermezler. Onlar
ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açana benzer ki o su ona gelmez! Kâfirlerin duâsı hep bir dalâlet (sapıklık)
içindedir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Ra’d Sûresi, âyet 14)
* “Onlar için ister af dile, ister dileme. Onlar için yetmiş kere de af dilesen, Allah onları affetmeyecektir. Bu onların Allah’ı
ve Resûlünü tanımamalarından dolayı böyledir; Allah böylesine baştan çıkmış fâsıklar güruhuna hidâyet etmez.” (Kur’ân-ı
Kerîm; Tevbe Sûresi, âyet 80)
* “Allah, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğine de hidâyet eder (doğru yola, İslâmiyet’e kavuşturur).” (Kur’ân-ı Kerîm;
Fâtır Sûresi, âyet 8)
* “Hidâyet, ancak Allah’ın hidâyetidir (Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur).”, “Allah, dilediğini doğru yola hidâyet eder,
iletir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 120, 213)
* “İnkâr edenlere gelince, artık yıkım onlara. Allah, onların amellerini boşa çıkarmıştır. Bu onların, Allah’ın indirdiklerini
beğenmediklerinden dolayıdır. Allah da bunun için onların amellerini boşa çıkarmıştır.” , “…İnkâr edenler ise dünyâda
zevk edip geçinirler. Hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacağı yer ateştir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Muhammed Sûresi, âyet
8-9, 12’den)
* “* “Kim bir mü’mini meteammiden (kasten) öldürürse, artık onun cezası Cehennem’de ebedî kalmaktır; Allah ona
gazab etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Nisâ Sûresi, âyet, 93)
* “İçinizden kim irtidâd eder de kâfir olarak ölürse, yaptığı (iyi) işler dünyâda da âhirette de boşa gitmiştir. Onlar o ateşin
(Cehennem’in) arkadaşlarıdır. Onlar orada (bir daha çıkmamak üzere) ebedî (sonsuz) kalıcıdırlar.”, “…Allah’ın insanları
birbiriyle önlemesi olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulup gitmişti.” (Kur’ân-ı Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 217, 251’den)
* “Sakın yeryüzünde fesâd çıkarma. Doğrusu Allah, fesâd çıkaranları sevmez.” (Kur’ân-ı Kerîm; Kasas Sûresi, âyet 77’den)
* “Kalk artık; hatırlat, uyar!..”, “…yeryüzünde fesâd çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları
yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da bulundukları yerden başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyâda
onlar için bir zillettir. Âhirette ise onlar için büyük bir azab vardır.” (K. Kerîm; Müddesir Sûresi, â.: 2; Mâide, âyet 33’den)
* “Doğru yol gösterildikten sonra Peygamber aleyhisselâma uymayan ve îmânda ve amelde mü’minlerden ayrılan
kimseyi küfr ve irtidâdda bırakır ve Cehennem’e atarız. O Cehennem, çok kötü bir yerdir.”, “Sakın hâinlerin savunucusu
olma!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Nisâ Sûresi, âyet 104, 105)
* “Bana (hâlis kalb ile) duâ ediniz. Duânızı kabul ederim.” (Kur’ân-ı Kerîm; Mü’min Sûresi, âyet 60)
* “Fitne, yalan yayıldığı zaman, doğruyu bilenler, bildirmezlerse, onlara lânet olsun!..”, “Allahü teâlâyı unutarak, gafletle
edilen duâ kabûl olmaz.”, “Mü’minin din kardeşi için, arkasından yaptığı hayır duâ kabul olur.”, “Ümmetimin günâh
işlemeyen gençlerinin duâları kabul olur.”, “Beş vakit farz namâzdan sonra yapılan duâ kabul olur.”, “Çok kimse vardır ki,
yedikleri ve giydikleri harâmdır. Sonra ellerini kaldırıp duâ ederler. Böyle duâ, nasıl kabul olunur?” (Hz. Muhammed
“sallallahü aleyhi ve sellem”)
* “Tarih, milletlerin hâfızası olduğuna göre, aklın ve mantığın işlemesinde de büyük rolü vardır. Dünü hatırlamayan bir
insan, bugünün mânâsını anlayamaz. Yeni doğmuş bir çocuk nasılsa, öyledir. Hâfızasızlık devam ettikçe, çocukluk da
devam eder. Milletler de insanlar gibidir.” (N. Yıldırım Gençosmanoğlu-Türkiye Gazetesi; 22.08.2005, s. 15)
* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere “Kâfirin Duâsı Hep Boşunadır” başlığı altında geçtiğimiz sene iki ayrı İnternet/Genelağ
Sitesinde bir makâle yayınlamış, sonrasında ise “Pontus Üstüne (Basından Seçmeler/2) adlı “Samsun,
Mayıs 2019) adlı eserimizin 59-61’inci sayfalarında buna aynen yer vermiştik.
Bu defa, benzer bir ifade ile tekrar mevzu edinmiş olmamızın sebebine gelince: “Yeni Akit
Gazetesi”nin 7 Ekim 2019 günlü nüshası 13’üncü sayfasında okuduğumuz küçük bir haber bizi, aynı
konuya dönmeye mecbur etti. Bu haberde aynen şöyle denilmektedir:
“Firavun Sisi’nin papazı da sapıttı: Mısır’da 3 bin 533 kişiyi katledip 12 binden fazla insanı yaralayarak darbe
yapan eli kanlı firavun Sisi’ye bir Hıristiyan rahip methiyeler düzdü.
Mısır’ın en ünlü rahiplerinden Makiri Younan, darbedici Abdulfettah el Sisi’nin, cennetten geldiğini ve buna
karşı olup protesto edenlerin cehenneme gideceğini söyledi.
Sözlerine sert tepkiler gelmesi üzerine sapkın papaz, Sisi’nin Cumhurbaşkanlığına bir pozisyon, para ya da
zenginlik umuduyla gelmediğini söyleyerek, ‘Sisi’nin cennetten geldiğini söyledim ve sözlerimi yazılı olarak
onaylıyorum’ dedi.”
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Yukarıda, “Serlevha” hâlinde naklettiğimiz “âyet-i kerîme” ve “hadis-i şerîfler” ışığında
değerlendirecek olursak, bilinen bir gerçek var ki o da “duânın kabulü için önce “Müslüman” olmak, 5
vakit namâzı kılmak, haramlardan sakınmak ve hâlis/hulûsu kalb ile” niyâzda bulunmak
gerekmektedir.
Diyoruz ve bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Siz Saygıdeğer
Okuyucularımızı başbaşa bırakıyoruz… Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = =
“Bir… İki… Üç” değil, “3 bin kişi”yi;
“5 yüz” de fazlası, “+ (artı) 30 üç”;
“Katleden Katil”i, tanıttın “iyi”.
“Duâ” elbet vardır, o “mânevî güç”;
“Papaz” varıp buldu, malûm “Sisi”yi!..
“Mısır Firavunu”, yıktı “Mursi”yi;
“Askerî Darbe”yle, devirdi “reyi”;
“İsrail” sevindi, tuttu “Asi”yi!..
“Duâ” elbet vardır, o “mânevî güç”;
Papaz” varıp buldu, malûm “Sisi”yi!..
“Abdulfettah” değil, O büyük “fettân”;
Son “Karıştırıcı”, “İblis-i Şeytân”;
Duâ(!) etmiş O’na, “Makari Younan!..”
“Duâ” elbet vardır, o “mânevî güç”;
Papaz” varıp buldu, malûm “Sisi”yi!..
“Cennetten gelmiş”miş, “zırva”dan “zırva”;
“Cehennem Kaçkını”, “Müslüm’e hırla…
…Küreriz topunuz, bir gün ahırla!..”
“Duâ” elbet vardır, o “mânevî güç”;
Papaz” varıp buldu, malûm “Sisi”yi!..
“Kâfirin Duâsı”, hep “boşuna”dır;
“Papazın Dâsı”, bugün “şuna”dır:
“A. Sisi”nin elbet, çok “hoşuna”dır!..”
“Duâ” elbet vardır, o “mânevî güç”;
Papaz” varıp buldu, malûm “Sisi”yi!..
“Hâlis kalb” istiyor, “Yaratan” bizden;
“Mümin Kullar” diler, hep “Rabbimizden”;
Eğer “reddolmuşsak”, “gafletimizden!..”
“Duâ” elbet vardır, o “mânevî güç”;
Papaz” varıp buldu, malûm “Sisi”yi!..
“Papaz-Katil A. Sisi”, yanyana gelmiş;
“Şeytân” ikisinin, aklını çelmiş;
“İsrail” de der ki, “Bu çok güzelmiş!..”
“Duâ” elbet vardır, o “mânevî güç”;
Bunlardır dünyâya, “Cehîmî hörgüç!..”
KAYIKÇ’Ali der ki; “Kıyâmet yakın…
…Papaz kime duâ, eyliyor bakın…
…Lâin Şeytân ile, bunlardan sakın!..
“Duâ” elbet vardır, o “mânevî güç”;
Bunlardır dünyâya, “Cehîmî hörgüç!..”