İNSAN HAKLARI, VİCDANLI YÜREKLERİN KARARLI MÜCADELESİYLE GÜVENCE ALTINA ALINABİLİR
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Karaaslan mesajında şu ifadelere yer verdi; “Rengine, cinsiyetine, milliyetine, dinine bakılmaksızın tüm insanların temel insan haklarından eşit şartlarda yararlanabildiği, huzur, barış ve adaletin hâkim olduğu bir Dünya’da yaşamak tüm insanların hakkıdır. İnsanın eşref-i mahlûkat olarak kabul edildiği, bir insanın canına kastetmenin bütün insanlığa kastetmek olduğunun öğütlendiği, insanların can ve mal güvenliğinin öncelikle güvence altına alınmasının kutsal bir vazife sayıldığı şerefli bir dinin ve tarihi boyunca bu düsturu kendine ahlak edinen onurlu bir milletin mensupları olarak, hakların kullanılmasının kolaylaştırılması, sürdürülmesinin sağlanması için durmadan çalışıyoruz.
İnsanlığı ayakta tutan kadim değerlerin zedelendiği, insanın ikinci plana atıldığı, bunun yerine güç ilişkilerinin, çıkar kavgalarının boy verdiği bir Dünya’da en ağır maliyeti ne yazık ki masum ve sivil insanlar ödemektedir. Tarihin pek çok dönemi bunun ağır bedellerinin ödendiği acı örneklerle doludur. 21. yüzyılın henüz ilk çeyreğini bile doldurmamışken Dünya’da milyonlarca insan haksızlığa, kötü muameleye, zulme uğramış, savaşların hiç değişmeyen kaybedeni olmuştur.
Yanı başımızda, komşumuz Suriye’de 7 yıl önce başlayan savaşın bilançosu bir istatistik olarak Dünya’nın gözünde adeta anlamsızlaşmış, milyonlarca masum insan, küçük çocuklar ve kadınlar evini, yurdunu terk etmek zorunda kalmış, yüz binlercesi de hayatını kaybetmiştir.
Halep’te enkaz altında kalan sadece masum çocuklar değil, tüm insanlıktır. Kıyıya vuran sadece Aylan bebek değil, insanlığın vicdanıdır. Yemen’de açlıktan ölen annenin başında acıyla bekleyen çocukların yürekleri titreten hali tüm insanlığın acısıdır. Myanmar’da Arakanlı Müslümanlar’ın maruz kaldığı zulüm tüm insanlığın üzerine karanlık gibi çökmüştür.
Tüm bunlar yaşanırken, Dünya olan biteni sessizce izlerken, sınırlarına dikenli teller çektirip, kalın duvarlar ördürürken Türkiye hiçbir ayrım gözetmeden Dünya’nın mazlum milletlerinin güçlü sesi olmuş, kendine uzanacak bir yardım eli arayan tüm mazlum ve biçarelerin yanında olduğunu göstermiştir. Biliyoruz ki insan hakları ancak vicdanlı ve cesur yüreklerin kararlı mücadelesiyle güvence altına alınabilir. Bu nedenle, Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Dünya mazlumlarını kastederek, “Bize karşı duyulan eğer sadece sevgi olsaydı teşekkür ederek karşılık verebilirdik ama bir de umut var ki ona yalnızca teşekkür ederek karşılık veremeyiz. Gereğini yapmak zorundayız.” ifadesinde hayat bulan gerekliliği yerine getirebilmek için çalışıyoruz.
Ülkemiz 2017 yılında insani yardımlar noktasında Dünya’nın en cömert ülkesi oldu. Dünya’da yapılan 27,3 Milyar Dolar tutarındaki toplam yardım miktarının üçte birini sadece Türkiye karşılamıştır. Bunun yanı sıra ülkemiz 3,5 milyondan fazla Suriyeli’ye barınma imkânı sağlamasıyla da Dünya’da en çok sığınmacı barındıran ülke olmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın, Birleşmiş Milletler kürsüsünden tüm Dünya’nın gözünün içine bakarak verdiği ‘Dünya beşten büyüktür’ mesajı mevcut düzenin değişmesi gerektiğini ifade etmekle birlikte geleceğin müreffeh ve huzur dolu Dünya’sının da anahtarıdır.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından, temel hak ve hürriyetlerin korunmasını güvence altına alan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin imzalanmasının 70.yılı vesilesiyle Dünya’da adaletin, iyiliğin, barışın hâkim olmasını diliyorum.”
Karaaslan mesajında şu ifadelere yer verdi; “Rengine, cinsiyetine, milliyetine, dinine bakılmaksızın tüm insanların temel insan haklarından eşit şartlarda yararlanabildiği, huzur, barış ve adaletin hâkim olduğu bir Dünya’da yaşamak tüm insanların hakkıdır. İnsanın eşref-i mahlûkat olarak kabul edildiği, bir insanın canına kastetmenin bütün insanlığa kastetmek olduğunun öğütlendiği, insanların can ve mal güvenliğinin öncelikle güvence altına alınmasının kutsal bir vazife sayıldığı şerefli bir dinin ve tarihi boyunca bu düsturu kendine ahlak edinen onurlu bir milletin mensupları olarak, hakların kullanılmasının kolaylaştırılması, sürdürülmesinin sağlanması için durmadan çalışıyoruz.
İnsanlığı ayakta tutan kadim değerlerin zedelendiği, insanın ikinci plana atıldığı, bunun yerine güç ilişkilerinin, çıkar kavgalarının boy verdiği bir Dünya’da en ağır maliyeti ne yazık ki masum ve sivil insanlar ödemektedir. Tarihin pek çok dönemi bunun ağır bedellerinin ödendiği acı örneklerle doludur. 21. yüzyılın henüz ilk çeyreğini bile doldurmamışken Dünya’da milyonlarca insan haksızlığa, kötü muameleye, zulme uğramış, savaşların hiç değişmeyen kaybedeni olmuştur.
Yanı başımızda, komşumuz Suriye’de 7 yıl önce başlayan savaşın bilançosu bir istatistik olarak Dünya’nın gözünde adeta anlamsızlaşmış, milyonlarca masum insan, küçük çocuklar ve kadınlar evini, yurdunu terk etmek zorunda kalmış, yüz binlercesi de hayatını kaybetmiştir.
Halep’te enkaz altında kalan sadece masum çocuklar değil, tüm insanlıktır. Kıyıya vuran sadece Aylan bebek değil, insanlığın vicdanıdır. Yemen’de açlıktan ölen annenin başında acıyla bekleyen çocukların yürekleri titreten hali tüm insanlığın acısıdır. Myanmar’da Arakanlı Müslümanlar’ın maruz kaldığı zulüm tüm insanlığın üzerine karanlık gibi çökmüştür.
Tüm bunlar yaşanırken, Dünya olan biteni sessizce izlerken, sınırlarına dikenli teller çektirip, kalın duvarlar ördürürken Türkiye hiçbir ayrım gözetmeden Dünya’nın mazlum milletlerinin güçlü sesi olmuş, kendine uzanacak bir yardım eli arayan tüm mazlum ve biçarelerin yanında olduğunu göstermiştir. Biliyoruz ki insan hakları ancak vicdanlı ve cesur yüreklerin kararlı mücadelesiyle güvence altına alınabilir. Bu nedenle, Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Dünya mazlumlarını kastederek, “Bize karşı duyulan eğer sadece sevgi olsaydı teşekkür ederek karşılık verebilirdik ama bir de umut var ki ona yalnızca teşekkür ederek karşılık veremeyiz. Gereğini yapmak zorundayız.” ifadesinde hayat bulan gerekliliği yerine getirebilmek için çalışıyoruz.
Ülkemiz 2017 yılında insani yardımlar noktasında Dünya’nın en cömert ülkesi oldu. Dünya’da yapılan 27,3 Milyar Dolar tutarındaki toplam yardım miktarının üçte birini sadece Türkiye karşılamıştır. Bunun yanı sıra ülkemiz 3,5 milyondan fazla Suriyeli’ye barınma imkânı sağlamasıyla da Dünya’da en çok sığınmacı barındıran ülke olmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın, Birleşmiş Milletler kürsüsünden tüm Dünya’nın gözünün içine bakarak verdiği ‘Dünya beşten büyüktür’ mesajı mevcut düzenin değişmesi gerektiğini ifade etmekle birlikte geleceğin müreffeh ve huzur dolu Dünya’sının da anahtarıdır.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından, temel hak ve hürriyetlerin korunmasını güvence altına alan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin imzalanmasının 70.yılı vesilesiyle Dünya’da adaletin, iyiliğin, barışın hâkim olmasını diliyorum.”