DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “KORONA’NIN İLÂCI”, “ÇELEBİ”NİN SÖZÜNDE!..* “Ey insan! Sana gelen her iyilik, Allahüteâlânınihsânı olarak, nîmeti olarak gelmektedir. Her dert ve musîbet de kötülüklerine karşılık gelmektedir. Hepsini yaratan, gönderen Allahüteâlâdır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Nisâ Sûresi, âyet 79)
* “Size gelen belâlar, musîbetler; kabahatlerinizin, günâhlarınızıncezâsıdır. Bununla beraber, Allahüteâlâbir çoğunu da affederek musîbetemârûz (karşı) bırakmaz.”(Kur’ân-ı Kerîm; ŞûrûSûresi, âyet 30)
* “Yardım, ancak ve yalnız Allah’tandır.” (Kur’ân-ı Kerîm; İmrânSûresi, âyet 26’dan)
* “Bana (hâlis kalb ile) duâ ediniz. Duânızı kabul ederim.”(Kur’ân-ı Kerîm; Mü’minSûresi, âyet 60)
* “Kâfirlerin duâsı ise hep çıkmazdadır.” (Kâfirlerin yalvarışı şüphe yok ki boşunadır.) (K.Kerîm; Mü’minSûresi, âyet 50)
* “Onlar için ister af dile, ister dileme. Onlar için yetmiş kere de af dilesen, Allah onları affetmeyecektir. Bu onların Allah’ı ve Resûlünü tanımamalarından dolayı böyledir; Allah böylesine baştan çıkmış fâsıklar güruhuna hidâyet etmez.” (K. Kerîm; TevbeSûresi, âyet 80)
* “Allah, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğine de hidâyet eder (doğru yola, İslâmiyet’e kavuşturur).” (K. Kerîm; FâtırSûresi, âyet 8)
* “Hidâyet, ancak Allah’ın hidâyetidir (Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur).”, “Allah, dilediğini doğru yola hidâyet eder, iletir.” (K. Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 120, 213)
* “Allah, (kâfirleri dost edinip kendine) zulmedenlere, hidâyet itmez (onları doğru yola iletmez).”, “İnkâr edenlere gelince, artık yıkım onlara. Allah, onların amellerini boşa çıkarmıştır. Bu onların, Allah’ın indirdiklerini beğenmediklerinden dolayıdır. Allah da bunun için onların amellerini boşa çıkarmıştır.” , “…İnkâr edenler ise dünyâda zevk edip geçinirler. Hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacağı yer ateştir.” (K. Kerîm; Muhammed Sûresi, âyet 8-9, 12’den)
* “Doğru yol gösterildikten sonra Peygamber aleyhisselâma uymayan ve îmânda ve amelde mü’minlerden ayrılan kimseyi küfr ve irtidâdda bırakır ve Cehennem’e atarız. O Cehennem, çok kötü bir yerdir.”, “Sakın hâinlerin savunucusu olma!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Nisâ Sûresi, âyet 104, 105)
* “Şüphe edilen altunu, ateşle muâyene ettikleri gibi, Allahüteâlâ insanları, dertle, belâ ile imtihan eder. Bâzısı belâ ateşinden hâlis olarak çıkar. Bâzısı da bozuk olarak çıkar”, “Müslüman demek, Müslümanlara eli ile, dili ile zarar vermeyen kimse demektir.”, “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulüm etmez, onun yardımına koşar, onu küçük ve kendinden aşağı görmez. Onun kanına, malına, ırzına, nâmusuna zarar vermesi haramdır.”, “Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Müslümanları sevmek, kâfirleri sevmemektir. Cenâb-ı Hakk, Îsâaleyhisselâma buyurdu ki, (Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkların ibâdetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç fâidesi olmaz.)
”,“Kazâ, ancak ve yalnız duâ ile durdurulur.”, “Çalışmadan duâ eden, silâhsız harbe giden gibidir),“Allahüteâlâyı unutarak, gâfletle edilen duâkabûl olmaz!”, İnsafsız bir bebeğin annesinden süt istemesi gibi yalvararak duâ ediniz!”
(Hazreti Muhammed “sallallahü aleyhi ve selem”)
* “Duâ, belâ gelmeden yapılır. Geldikten sonra, râzı olmaktan başka çâre yoktur.” (Ebû Muhammed Cerîrî Hazretleri) * “Ağlayın, su yekselsin/Belki kurtulur gemi/Anne, seccaden gelsin/Bize duâ et, emi!”,“Duâ, duâ eller karıncalanmışy/Yıldızlar avuçta gök parçalanmış/Gözyaşı bir tarla hep yoncalanmış!” (
N. Fâzıl) aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere; “
Korona” denilen “
Kovid-19 virüsü”dünyâyı sardı-saralı, ülkemize de musallât olmakta gecikmemiş, bâzı insanlarımız ise “
Dâhili Virüsler”in saldığı korku ve heyecanla âdeta ne yapacaklarını bilemez bir hâle düşmüş ve iyice ümitsizliğe kapılmışlardır.Bunları görünce ve gelişmeleri Sn.
Sağlık Bakanımızdan ve yetkililerin ağzından bir-bir duyunca hâtırımıza önce, yukarıda “
serlevha” hâlinde sunduğumuz bâzı “ayet-i kerîmemeâlleri ve hadîs-i şerifler geliverdi. Sonra da “
Osmanlıca-Türkçe” yayın yapan “
Ertuğrul Dergisi”nin 35’nci sayısı 14-16’ncı sayfalarındaki “
EvliyâÇelebi”ye ait bir tanıtma yazısı aklımıza takılıverdi. Burada, o çokça bilinen “
Evliyâ Çelebi”merhûmunrüyâda,
Peygamberimiz Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”e“
ŞefâatyâResûlallah!” diyecek yerde “
SeyâhatyâResûlallah!” diye duâ talep etmesi mes’elesi… Ancak burada (merhûmun “
Seyahatnâme” isimli eserinde olmasına rağmen) hadisenin devamındaki “Peygamber Efendimiz (asm): ‘Şefâti ve seyâhati ve ziyâreti ve Allahümmeyessirbi’s-sıhlative’s-selâme!’ deyip Fâtihâ verdiler. Cümle cemaat Fâtihâ’yı okuduktan sonra, bütün cemaatin tek tek ellerini öpüp hayır duâlarını aldım.” şeklindeki ifadesine ve bu duâ sayesinde “macera dolu hayâtımda her türlü dert ve sıkıntıdan kolayca kurtuldum” deyişine yer verilmeyişi dikkatimizi çekti.Her bir şeyi maddî ölçüler içerisinde değerlendiren “
Materyalist zihniyet sahibi/maddeci kafalar”, Evliyâ Çelebi’nin, onca ülke gezmesine ve yüz binlerce, milyonlarca insanların arasında gezip dolaşarak herhangi bir “
hastalık vs. sıkıntıya” düşmeden ülkesine sağ-salim dönmesine bu olaydaki “
duâ”nın “
ilâç” olduğunu elbette bilmemiş ve anlayamışlardır; diyoruz ve de rüyânın tamamını nakleden “
Ertuğrul Dergisi”ne teşekkürler eyliyor ve dahi bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Siz Saygıdeğer Okuyucularımızıbaşbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…= = = * = = =
“10 Muharrem Gecesi”, sene “1040 senesi”;“19 Ağustos”tur, “Bin altı yüz otuz”da; “Evliya Çelebi”miz: “Seçilmiş bir tanesi!..”Bir “rüyâ” var, bir “duâ”; “sır” saklı bu “rumuz”da; Dünyâya “şöhret” salmış, o “Seyahatnâme”si!.. “Şefâat” “seyahat”tır, bir de “Sıhhat Duâsı”;“Resûlallah” dilinden, “Duâların en ası”;“Selâmet”le git diye, O’nu “uğurlaması!..”Bir “rüyâ” var, bir “duâ”; “sır” saklı bu “rumuz”da; “19 Ağustos”tur, “Bin altı yüz otuz”da!.. “Allahummeyessir” var, “bi’ssıhlati… selâme!”;“Korona’nın ilâcı”, “reçete” bu âleme;Rabbiz “Yaz!” buyurdu, “Kur’ân’ında kaleme!..”Bir “rüyâ” var, bir “duâ”; “sır” saklı bu “rumuz”da; “19 Ağustos”tur, “Bin altı yüz otuz”da!.. “Evliya Çelebi’miz: “Seçilmiş bir kişi”dir;“ÂşûrâGecesi”de, “Yola çıkmak işi”dir;“Pîr-î fanî” sanmayın, hem “19 yaşı”dır!.. Bir “rüyâ” var, bir “duâ”; “sır” saklı bu “rumuz”da; “19 Ağustos”tur, “Bin altı yüz otuz”da!.. KAYIKÇ’Ali okudun, “duyurmak” kaldı Sana; Önce “îmân” ve “namâz”, “Reçete”ye yazsana;“Şifâ” veren “Şâfî” O, bunu bi anlatsana!..Bir “rüyâ” var, bir “duâ”; “sır” saklı bu “rumuz”da; “19 Ağustos”tur, “Bin altı yüz otuz”da!..