DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “MASAL”LA “HİKÂYE”, ÇOKTAN AYRILMIŞ!.. * “Oku! Seni yaratan Rabbinin adıyla. O keremine nihayet olmayan Rab’bindir, kalem ile yazmayı öğreten de O’dur. O, insana bilmediği şeyleri öğretti. Sakın okumamazlık etme!.. Çünkü insan, kendini nasîhate ihtiyacı yokmuş görmekle muhakkak azgınlık eder.” (Kur’ân-ı Kerîm; Alak Sûresi, âyet 1, 3-6)
* “Şânım hakkı için, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şân ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?..” (K. Kerîm; Enbiyâ Sûresi, âyet 10)
* “De ki: ‘Hiç, bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?..’ Doğrusu, ancak akıl sahipleri bunları hakkı ile düşünür.” (K. Kerîm; Zümer Sûresi, âyet 9’dan)
* “Şâirler(e gelince), …imân edip iyi ameller işleyenler, Allah’ı çok ananlar…” (K. Kerîm; Şuarâ Sûresi, âyet 224, 227’den)
* “Bazı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi vesellem”)
* “En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.” (Hz. Ömer “r. anh”
) * “Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız!..”
(Hz. Ali “r. anh
”)* “Kitap, altın bir kafes, ilim içinde kuştur/Kafesi satın alan, kuşa sahip olmuştur.” (İmâm-ı Rabbânî “k. sirrûh
”)*
“Kitap, istikbâle yollanan bir mektuptur.” (Mevlânâ Celâleddîn Rûmî “r. aleyh”)
* “Bir şehir için olmazsa olmaz üç şey vardır: Kanalizasyon, hamam, kütüphâne. Kanalizasyonla şehrin kirlerini yıkarız, hamamda bedenlerimizi, kütüphânelerde ise rûhlarımızı…” (Fâtih S. Mehmet Hân “r. aleyh
”) * “Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise, biri mutlaka benim. Ben Türk’üm, ama Jön Türk değilim.”, “Arabî nübüvvet lisanı, Osmanlıca devlet lisanı, Uydurukça ise cehennem lisanıdır.” (
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “r. aleyh”
Efendi)* “Bilgilerin doğru olması kâfi değil. Esas olan yazarıdır. Yazarının rûhâniyyeti satırların arasında dolaşır. Yazan ihlâslı birisi ise, okuyan istifâde eder. İhlâslı değilse, fâsıksa, habîs rûhu kitâba aks eder. Okuyan zarar görür de haberi bile olmaz. İşte, Müslümanlar böyle kitâpları okuyunca kalblerinde bir kararma meydana gelir. Kitâbı yazan, yazdığından daha mühimdir. Temiz su, temiz borudan geçerse temiz olur. Temiz su, pis borudan geçerse temiz olur mu? Pis borudan akan sudan şifâ olmaz”
(H. Hilmi Işık “r. aleyh”
Efendi)* “Hz. Âişe vâlidemiz, bütün İslâm ilimlerine vâkıf, müctehide, edîbe, zühd ve verâ sahibiydi. Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylerdi.” (Prof. Dr. Ramazan Ayvallı-Türkiye Gazetesi; 21.01.2020, s. 15
) * “Edebiyatımızın münhal memuriyeti, benim nazarında şâirlikten önce münekkitliktir.”
(Necip Fâzıl Kısakürek “r. aleyh”)
* “Kitap insanı, insan dünyâyı değiştirir.” (Hekimoğlu İsmail/Ömer Okçuoğlu)* “Dünyâyı nasıl insansız düşünemezsek, insanı da kitapsız düşünemeyiz.”
(Suut Kemâl Yetkin) * “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman/Müslüman’ız, Hakk’a tapan Müslüman…” , “Emr-i bi’l mâruf imiş ehl-i İslâm’ın işi/Nehyedermiş bir kötülük görse kardeş kardeşi!” (
M. Âkif Ersoy; Safahât)
* “Türklüğün vicdanı bir/Dini bir, vatanı bir/Fakat hepsi ayrılır/Olmazsa lisanı bir!..” (Ziya Gökalp)* “Türk; şiirle düşünür, şiirle konuşur. Biz Târihimizi şiirle yazmışızdır. Meselâ, yemek anlatmışlar şiirle. Ahmed Yesevî bize, dînimizi şiirle anlattı. O’nun öğrencileri Anadolu’ya geldiler. Yûnus Emre’ler, Hâcı Bektaşî Velî’ler, Hâcı Bayram’lar… şiirle anlattılar. Ahmed Yesevî Hazretleri, bir tekke şeyhidir. Türkler; tekkeden, tasavvuftan, gönülden ve şiirden Müslüman olmuşlardır. Daha sonra ilmî kimliğini ön plâna çıkaran büyük insanlarımız, bilim insanlarımız da şiir yazmışlardır.” (Prof. Dr. Dursun Ali Tökel-Yeni Akit Gazetesi; 09.12.2019, s. 6) * “Şiir; gönlün, aşk denilen muazzam, muazzez, müzeyyen, mükemmel, mümtaz, feyizli, faziletli ve edebli vasıflarıyla göz kamaştıran ve akl-ı selîmle müşterek, esrarlı albeniliğinin şahlanışıdır.”, “Türkçemiz, iki büyük menfî harekete muhatap olmuştur. Bunlardan biri, İngilizcedir ki, Millî Eğitim Bakanlığı’nın resmî uygulamasıyla âdeta ikinci ana lisan olarak ilkokul ikinci sınıftan itibâren mecbûrî ders olmuştur; afişlere, reklamlara ve resmî dairelerdeki tanıtım yazılarına kadar ulaşmıştır. Diğeri ise; âdeta bir hastalık hâlini alan ve yine Millî Eğitim Bakanlığı’nın yanlış uygulamalarıyla okul kitaplarına sokulup çocuklara zorla kullandırılan, Türkçe’de karşılıkları bulunduğu hâlde ‘uydurulan kelimeler’dir.” (
M. Hâlistin Kukul-Uyanmak Zamanı)* “Dil, şiirle inşâ edilir. Dili yeniden inşâ etmenin yolu şiirden geçiyor.”
(Prof. Dr. Bilal Kemikli)* “Dost, kulağa hoş geleni söyleyen değil, doğruyu söyleyendir.” (
Prof. Dr. Kurtman Ersanlı)* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!..”
(Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, sy. 9) aygıdeğer Okuyucularımız!..“Eğitimci Şâir ve Yazar, Kıymetli Hemşehrimiz Sn. Ahmet Sezgin” Bey; bu “
Korona Yılı” diyebileceğimiz 2020’yi, en iyi bir şekilde “
değerlendirenlerden” birisidir.“
Samsunlu Şâirler ve Yazarlar Ansiklopedisi” adını verdiğimiz eserimizin 2011, 2013, 2016 ve 2018 yıllarında 6-9’uncu baskılarında yer alan ve bu yılın Ekim ayında 10’uncu baskısını gerçekleştirmek üzere kendisine 4 sayfa ayırdığımız bu Kardeşimiz için şunları söyledik:
“15.03.1966 (nüfusta: 15.03.1967) târihinde Terme’ye bağlı Bağsaray Köyü’nde doğdu. Celal ve Ayşe çiftinin oğludur. İlk tahsilini Evci Miliç İlkokulu’nda, ortaokulu ve liseyi Terme İ.H.L. de okudu. Yüksek tahsilini ise 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamlamak suretiyle 1988 de mezûn oldu. Kozluk Ortaokulu, Kartal Anadolu Lisesi, Medine-Tayfur Sökmen Lisesi Samsun Terme Ortaokulu ve Lisesi’nde “Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni” olarak görev yaptı. 1992’de askerliğini tamamladı. (*)1998 yılında istifaen memuriyetten ayrıldı. 1998-2005 yıllarında Terme’de “Gençlik” ve “Başarı” dershanelerinde öğretmenlik yaptı. 2005-2010’da ise Terme “Büyük Birikim Dershanesi”nde kurucu, “Şirket Müdürü ve Öğretmen” olarak hizmet verdi. Aralık 2010’dan îtibâren de “Terme Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi”nde öğrencileriyle buluşan Sezgin, 2011’de bir dönem de Terme “Bülent Çavuşoğlu Anadolu Lisesi”nde hizmette bulundu. Eğitimci Şâir ve Yazar Ahmet Sezgin; ilkokul birinci sınıfta iken öğretmeni Naile Binatlı’nın kendisine hediye ettiği “Tatil Kitabı” sayesinde ilk ‘okuma sevgisi’ni, O’nun yazıp okuduğu şiirlerle de ‘şiir sevgisi’ni taddığını, büyük ağabeyinin tavsiyeleriyle ‘gazete okuma’, öğretmenleri Temel Ayçiçek ve Alaettin Engin’in ilgi ve teşvikleriyle de ‘kitap okuma alışkanlığı’ kazandığını belirtmekte; yazmaya ise ilkokul üçte babasına yazdığı mektuplarla başladığını vurgulamakta ve ortaokul ve lisede ise “mektup” ve “günlük” yazmak suretiyle edebiyat dünyasına girdiğini, özellikle de şiir, deneme, hikâye ve inceleme türlerine daha fazla ilgi duyduğunu ve ilk şiirlerini de Samsun Gürses Gazetesi’nde yayınladığını (1985-1986), Bestami Yazgan’ın 1995 yılında “Güneysu Şiir Şöleni”ne dâvetini ise hiç mi hiç unutmaz Sezgin, 1987-88’de bir grup üniversiteli arkadaşı ve Tevfik Yılmaz Demir’in öncülüğünde “Mesaj” isimli kültür-edebiyat dergisini çıkardı. Burada; deneme, inceleme ve şiirlerini yayınladı. Edebî çalışmalarının bir kısmı; Mavera, Mesaj, Çınar, Ribat, Güneysu, İslâmî Edebiyat, Türk Edebiyatı, Kırağı, Kültür Dünyası, Seviye, Hurûşan, Hasret, O Belde isimli dergilerle Millî Gazete, Akit, Zaman, Vakit, Gündüz, Mefkûre ve Vahdet gazetelerinde yayınlandı. 1993-94’de Terme Din Görevlileri Derneği önclüğünde 7 sayı olarak çıkan “Hasret Dergisi”nin hemen her biriminde hizmet verdi. 2000-2005 yıllarında çıkan aylık “Terme Birlik Mefkûre Gazetesi” nin “Yazı Ailesi” içinde yer aldı. 2006’da “Terme Bilgi Gazetesi”nde “Kültürden İrfana” isimli köşede başladığı yazı hayatını hâlen sürdürmekte olan Ahmet Sezgin, 1999-2000 yıllarında Terme Tempo FM isimli radyoda “Gönül Penceresi” isimli bir programı hazırlayıp sundu. 2002’de Ünye Hizmet TV’de Edebiyat Öğretmenleri Yahya Cumhur Tapçı ve Melâhat Yücel’in hazırlayıp sunduğu “Çınarın Gölgesi” programı ile 2003 yılında Samsun Klas TV’de Mustafa Bilir’in sunduğu “Şiirden Türküye” ve 2011 yılında da TV 5’te Fazlı Karaman’ın hazırlayıp sunduğu “Şiirden Şuura” programlarını katılıp şiirler okudu; birçok şiir şölenine katıldı. Şiir yarışmalarında ödüller aldı. Bâzı antoloji ve aksiklopedilerde şiirlerine ve biyografisine yer verildi. Kanal 7, TRT 3, Hilal TV, Moral TV, TV 5, Moral FM ve TGRT FM gibi ulusal radyo ve kanallarda da şiirleri ile halkın karşısına çıktı. Sezgin; İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif, N. F. Kısakürek, İstanbul’un Fethi ve Fâtih, Mevlâna ve Tasavvuf, Çanakkale Zaferi ve Şehîdleri, Eğitim Meselesi ve Gençlik, Siyonizm ve Yahûdileşme, Dil Dâvâmız, Sınav Stresi ve Motivasyonu, Doğru Tercih gibi millî ve güncel konularda da konferans ve seminerler verdi. “Türk Edebiyatında Ölüm Şiirleri Antolojisi-İstanbul 1993” ve “Güllerimi Ver Anne-Samsun 1999, 2007” isimli şiir kitapları ile “Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklepedisi-Terme 2012; Şâir ve Eğitimci Yazar Ahmet Sezgin’in neşredilmiş eserleri yanında baskıya hazır hâldeki Peyâmi Safa’nın “Yalnızız Romanı Üzerine İnceleme”, “Türkçenin Feryadı ve Dil Davamız” ile “Yüreğime Cemre Düştü” ve “Yürek Hikâyeleri” isimli lisans tezi, derleme, deneme ve hikâye türünde 4 ayrı çalışması daha mevcut (**) iken bunlardan “Türkçenin Feryadı ve Dil Davamız” ile “Kırk Yazardan Kırk Hikâye” ve “Ortaokullar İçin Hikâye Seçkisi” adını alan eserleri (Samsun Etüt Yayınları) arasında, 2020 yılında neşredildi. “Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklopedisi” (Terme-2012, Terme Bilgi Gazetesi Yy. 398 sy.) adını verdiği eserinde, ‘Terme doğumlu olan şâir ve yazarlar yanında başka il ve ilçelerde doğmuş olmakla beraber Terme’de ikametle hizmet veren/eser neşreden pekçok ismi araştırıp hemşehrilerine tanıtmış olması büyük takdir görmüş, hakkında (Bkz: “Millî Kültür’ümüz Adına, Takdir Size, Tebrik Size Sezgin Hoca-Ali Kayıkçı; Samsun Manşet Gazetesi, 19-21 Kasım 2012, s. 1-2 ve “Terme, 16-0 Önde”-Ali Kayıkçı; Samsun Manşet Gazetesi, 24 Aralık 2012, s. 2; ile “Eğitimci Şâir ve Yazar Ahmet Sezgin ile Son Eseri ‘Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklopedisi’ Üstüne-Ali Kayıkçı; Samsun Manşet Gazetesi, 25-26 Aralık 2012, s. 2 ve de “Sen de Haklısın Hocam; Pusla Bozuk İbre Yok/1-3; Ali Kayıkçı-Denge Gazetesi, 5-7 Eylül 2016, s. 14” gibi makâlelerin yazılmasına vesile olmuş) bütün bu gayretleri neticesinde de günlük bir bölge gazetesi olan “Gazete Olay”da Eğitimci Şâir ve Yazar Sayın Ahmet Sezgin’in “Edipçe” başlığı altında köşe yazıları yazmasına sebep teşkil etmiştir. Ayrıca Gazeteci-Şâir ve Araştırmacı Yazar Ali Kayıkçı tarafından hazırlanan ve şimdiye kadar 8 baskısı yapılmış bulunan , 6’ıncı baskısı ise Denge Gazetesi’nde tefrika olunan elinizdeki bu esere de onlarca ismi kazandırarak biyografileri/özgeçmişleri ile katkıda bulunmuş olması ise, il edebî kimliği ve millî kültür sanatı bakımından örnek bir hizmet olarak değerlendirilmektedir… Sezgin, “Aşk Medeniyetine Yolculuk” adını verdiği içerisine, kaleme aldığı “41” adet “Deneme"si ile sevenlerinin karşısına çıktığı son eseri (Samsun-Mayıs 2014, Etüt Yy. 160 s.) ile de “şâir ve yazarlık” yönünü buluşturarak, kaybettiğimiz aşk medeniyetinin kültür ve ahlâkî değerlerini dillendirmesiyle de âdeta “Kırkbır kerre maşâ’Allah!...” dedirtmektedir…(Bu eser hakkındaki iki tanıtım yazısı için bkz: Derebahçeli/Ali Kayıkçı: “Aşk Medeniyetine Yolculuk” Üstüne Edebî Bir İnceleme; Denge Gazetesi-17/19.8.2014, s. 8, 9 ve “Sen de Haklısın Hocam: Pus’la Bozuk, İbre Yok”; Denge Gazetesi-5/7.09.2016, s. 14) “Yeni Akit Gazetesi”nin 25.08.2020 günlü nüshası 12’inci sayfasında yer alan bir tanıtma yazısında; Eğitimci-Şâir ve Yazar Ahmet Sezgin’in “20 yıllık geniş, titiz ve çileli bir araştırma ürünü olarak ‘Türkçe’nin Feryadı ve Dil Davamız’ adını verdiği yeni bir ‘Derleme’ eserle, dil davamıza çok önemli bir katkıda bulunulacağına inanıldığı” vurgulanmıştır. Türkiye Yazarlar Birliği üyesi olan Ahmet Sezgin, evli ve iki çocuk babasıdır.”= = = * = = = Yukarıda belirttiğimiz gibi, bu “
Korona Yılı” diyebileceğimiz 2020’yi, en iyi bir şekilde “
değerlendirenlerden” birisi de “
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni” olan Sn. “
Ahmet Sezgin” Beydir. Biri 160, diğeri 256 ve sonuncusu da 416 sayfalık olan üç eseri, peş peşe yayınlamak suretiyle
O, millî kültür ve sanatımıza büyük bir “
hizmet” yapmıştır.
“Çok Muhterem Araştırmacı, Şâir ve Yazar Ali Kayıkçı’ya Sevgilerimle…02.09.2020” diyerek imzalayıp kargo ile gönderdiği bu kitaplardan ilki olan ve “8-10 Yaş Grubu” için hazırlandığı belirtilen
“Kırk Yazardan Kırk Hikâye”yi, bir gün içinde okudum; bâzı notlar aldım.Dikkatimi çeken hususlardan biri, bu “
Kırk Hikâye” arasında gösterilen;-
Hatice Eğilmez Kaya’nın yazdığı “
Müzisyen Beyaz Bulut”,-
Mevlana İdris Zengin’in yazdığı “
Güneşin Uyuduğu Yer”,-
Nevzat Yüksel’in yazdığı “
İbadet”,-
Nilüfer Zontul Aktaş’ın yazdığı “
Tabiat Dile Geldi”,-
Nur İçözü’nün yazdığı “
Güneş Çiçekleri” ve,-
Şevket Yücel’in yazdığı “
Ben Bir Çınar Ağacıydım” adını taşıyan bölümler, birer “
masal” olmasına rağmen, her nedense “
hikâye” olarak esere alınmış.Bu hususta, “
Türk Edebiyatı”nın en güzel çocuk hikâyelerinden biri olan ve hemen hepimizin hâfızasında derin izler bırakan “
Refik Halit Karay”ın “
Eskici” adlı hikâyesi bu esere alınmadığı gibi bir de “
Türkçenin Feryadı ve Dil Davamız” adlı eserin “
makâleler”in yer aldığı “
Türkçe Sevgisi ve Şuuru-Dil Davamız” adlı “
Birinci Bölüm”e (Bkz: Sy:59-63)konmuş.Diğer taraftan; “
Eğitim ve Kültür Hayâtımız”a onlarca eser yanında “
Zincirli Tepe”, “Sevgi Çemberi” ve “
Yarınlar Daha Güzel” gibi “
Hikâyeler” de kazandıran hemşehrimiz ve ağabeyimiz
“M. Hâlistin Kukul” Hoca, maalesef bu bölümde “es” geçilmiş.Bilindiği üzere
masallar; olagandışı hadiselere dayanan, öğüt verici hikâyer; inanılmayacak hikâyeler, saçma sapan sözler, boş şeyler olarak tanımlanırken
hikâyeler ise olagan veya baştan geçen bir şeyi sırasıyla anlatma, nakletme, vukuât ve kıssa olarak sözlüklerimizde nitelendirilmiş. Öyleyse, yeni bir baskıda eser, bu açıdan da gözden geçirilmeli diyoruz ve bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Sizleri başbaşa bırakıyor, hikâyelerin muhtevası/içeriği hakkında ise bir başka yazımızda buluşmayı ümit eyliyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = = “Masal”la “Hikâye”, çoktan ayrılmış:Biri “mesel”dendir, biri “hikâyet”…“Saçma sapan sözler”, “hak”tan sıyrılmış; Birinde “vukuât”, “anı-rivâyet”;Diğeri rüyâda, uyur sayılmış!.. Olmuş olan, mümkün; başa gelen var; Onca tecrübeye, yaşa gelen var; İnsana-hayvana, kuşa gelen var!..Birinde “vukuât”, “anı-rivâyet”;Diğeri “hayâli”, lâfa kıyılmış!.. Biri “çocukça”dır, biri “yaşanmış”;Biri “kurgu”lanmış, “sözden boşanmış”;Onca düzmeceye, “sebiler” kanmış!..Birinde “vukuât”, “anı-rivâyet”;“Binbir Gece” masal, çokça duyulmuş!.. Biri “çocuk aklı”, biri “âlim”li; Biri “âhıret”li, “fani-ölümlü”;“Beşikten mezara”, bilgi-ilimli!..Birinde “vukuât”, “anı-rivâyet”;Mahkemece “Karar”, buna uyulmuş!.. KAYIKÇ’Ali der ki, “Hikâye-Târih”; “Vak’anüvis” yazar, hakîkat-sarîh; “Masalcı Nine”de, düzmece körük:“Devler-canavarlar, korkunç hayâlet; Kötüler sonunda, lâyığın bulmuş!..” (Devam edecek)