DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI

“MİT”İN GÖZÜNDE “İHA”, TETİĞİNDE “SİHA” VAR!..

aygıdeğer Okuyucularımız!..

Bilindiği üzere; 6 Ocak Pazartesi günü “Cumhurbaşkanımız Sn. R. Tayyip Erdoğan”, “MİT”in Ankara’da 5 bin dönümlük bir alan üzerinde inşa edilen ve etrafında başka herhangi bir yapı bulunmayan ve “KALE” adı verilen binasının açılışını gerçekleştirmiştir. Etrafı beton duvarlarla çevrili, son teknolojiyle donatılan bu karargâh binası, çeşitli dinleme ve sızmalara karşı da özel tasarlanmıştır.

Bu açılışta bir konuşma yapan Sn. Cumhurbaşkanı, “Terör örgütleri ülkemize savaş ilân etmiş durumda. D. Akdeniz’de kendi oyun plânımızı hayâta geçirmeye mecburuz. MİT, lider kadroya yönelik operasyonlarla PKK’nın en güvendiği yer olan K. Irak’ı terör örgütünün başına geçirdi. Şimdi de Libya’da üzerine düşen görevleri hakkıyla yerine getiriyor” dedikten sonra da “MİT Başkanı Hakan Fidan”ı tebrik etmiştir.

Bu güzel gelişmelerin üzerinden ise daha üç gün geçmeden bir başka güzel haber daha basın-yayın organlarına düşmüş ve milliyetçi-muhafazakâr gönüllere âdeta şerbetler/zemzemler sunmuştur. O da “MİT” ve “TSK”nın müştereken yürüttükleri bir başka operasyonda, “PKK’nın kadın yapılanması PJAK’ın iki numaralı ismi ‘Delal Nurhak’ kod aslı Esme Erat ile ‘Zilân Kobanî’ kod adlı Şoförü”nün “nallanmış ve Cahîm”e gönderilmiş olmaları idi.

Diyoruz ve de bu durumların bize, 5 yıl kadar önce 16.02.2015 tarihinde “Denge Gazetesi”nde “Birileri ‘Fidan Demiş Çınar’a” başlığı altında yazdığımız bir “Köşe Yazımızı” hatırlattığını vurgulamak istiyoruz. O yazımızda aynen şu satırlara yer vermişiz:

= = = * = = =

* ”Türkiye’ye ABD ve İngiliz modeline yakın etkin bir istihbarat politikası gerek.” (Hakan FİDAN-Yüksek Lisans Tezi; 2004)

* “Kendisi önemli bir bürokrat. Çözüm süreci ve Suriye gibi birçok kritik konuda gerçekten önemli görevler üstlenmiş ve bunu hakkıyla yerine getirmiş bir arkadaşımızdır. Millete ve devlete hizmet etmiş…”

(Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU-Başbakan; 07.02.2015)

aygıdeğer Okuyucularımız!..

Yukarıya “Serlevha” olarak aldığımız sözlerden ve başlık ifadeden de anlaşılacağı üzere bugünkü konumuz , “Yakın dönem Türk siyâsî târihi”ne geçmiş bulunan Sn. “Hakan Fidan”dır.

“Hakan Fidan” 1968 yılında Ankara’da dünyâya geldi. Kara Kuvvetleri Muhabere Okulu’nu (1986) ve Kara Kuvvetleri Dil Okulu’nu bitirdi. Almanya’daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu İstihbarat ve Harekât Başkanlığı’nda, yurt dışı görevinde bulundu. Aynı dönem University of Marylan University College’den “Siyaset ve Yönetim Bilimi” alanında lisans dereceleri alarak yurda döndü. Ardından Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde “yüksek lisans” ve “doktora” çalışması yaptı.

Türk Silâhlı Kuvvetleri’ndeki “Astsubay”lık görevinden mecburî hizmetini tamamlayıp “istifa” ederek ayrıldı. Sonrasında Büyükelçilik Siyâsî ve Ekonomik Danışmanlığı, Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkanlığı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı (Dış Politika ve Uluslar arası Güvenlikten Sorumlu) görevlerinin yanı sıra Başbakanlık Özel Temsilciliği de yaptı. Bu görevlerine ilâveten Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu Üyeliği, Birleşmiş Milletler Kalkınma İşbirliği Danışma Kurulu Üyeliği, Ahmet Yesevî Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği ve OYAK Genel Kurul Üyeliği de yaptı.

Uluslararası güvenlik, Uluslararası kalkınma ve Türk dış politikası konularında akademik çalışmalarda da bulunan “Hakan Fidan”, Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinde yarı zamanlı “Uluslararası İlişkiler” alanında dersler verdi.

17 Nisan 2009’da “MİT Müsteşar Yardımcılığı”na atandı. 1 yıl sonra selefi Emre Taner’in yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla da 27 Mayıs 2010 tarihinde 42 yaşında “MİT Müsteşarı” koltuğuna oturdu. Teşkilât târihine, “En Genç Müsteşar” olarak geçen “Hakan Fidan” için “Araştırmacı-Gazeteci Yazar Yıldıray Oğur”, 8 Şubat 2015 günlü köşe yazısında aynen şöyle demektedir:

“Hakan Fidan, beş yıllık görevi boyunca 10 cephede savaştı. İçeride sürekli Cemaat’le, dışarıda ise sürekli İsrail ve Mossad’la. Suriye meselesi ama en çok Mısır yüzünden Suudi İstihbaratı şefi Bender bin Sultan’la, İsrail’le çok yakın BAE istihbaratı şefi Muhammed Dahlan’la, Suriye ve Kürt meselesi yüzünden İran istihbaratıyla, cemaatin üyesi olduğu iddia ettiği Kudüs ordusunun Komutanı Kasım Süleymani’yle, Kürt meselesi, Suriye üzerinden Alman istihbaratı BND’yle ve sözlerini yerine getirmeyen kötü bir müttefik olarak CIA’yla uğraştı, karşı karşıya geldi.” (Türkiye Gazetesi, s. 13)

“7 Haziran 2015 Milletvekili Seçimleri” için “aday adayı” olarak görevinden “istifa” ederek ayrılan Sn. “Hakan Fidan” için biz de haklı olarak “Birileri ‘Fidan’ Demiş “Çınar’a” diyoruz ve bu duygu ve düşünceler ile kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı baş başa bırakıyoruz… Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

= = = * = = =

Birileri “Fidan” demiş “çınar”a;

“Tohum”unu sordum, “Osmanlı” çıktı.

Kahretti “CIA”yi, kâhı “MOSSAD”ı;

“10 cephe”de hasmın, “künde”yle yıktı;

“Deniz”ler borçludur, “göze-pınar”a…

“10 cephe”de hasım, kollar “fırsat”ı;

“Cemaat-Paralel”, “BND”si var;

“Beşar Esat” malûm, “Truva atı”;

“General Sisi” ki, “Mıs’r”a bin zarar;

Zulmün pek kısadır, ol “saltanat”ı…

“Suud”dan Mısır’a, “milyarlık” destek;

“BAE”den duyduk, daima “istek”;

“İran”ı sormayın, estek mi “köstek”…

“10 cephe”de hasmın, “künde”yle yıktı;

Tam “5 yıl” boyunca, “savaştı” tek-tek…

Birileri “Fidan” demiş “çınar”a;

“Deniz”ler borçludur, “göze-pınar”a;

“Yağmur” olup yağa, bu “topraklar”a…

KAYIKÇ’Ali der ki, bu bir duâdır;

Dilerim buradan, tâ Arş’a vara!..

= = = * = = =

aygıdeğer Okuyucularımız!..

Şimdi de o günlerden bugünlere geliyor ve Sn. Cumhurbaşkanımızın da haklı ve yerinde övgülerine mazhar olan bu “Güzide Kuruluşumuz” için kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Sizleri başbaşa bırakmak istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

= = = * = = =

Kaç “Kaçak-Göçer” var ki, bir-bir enselendiler;

Kaç “Rengârenk Terörist”, bir-bir tepelendiler;