Bu güzel parçadaki Çarşamba tabikide Samsun şehrindeki güzel ilçemiz. Küçük, kasaba tipi olan Çarşamba ilimizde Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin kampüsü bulunmaktadır.Birçok öğrencinin hem sevdiği ama bir yandan sıkıldığı bir yer kabul ediyorum ki bende öyleyim , ama önemli olan bu sıkıntıyı kendi elimizdeki şartlarla gidermek. Bilindiği gibi İletişim Fakültesi’nde 4 bölüm bulunmakta ;
1. Radya , televizyon ve sinema ,
2. Gazetecilik ,
3. İletişim ve tasarım ,
4. Halkla ilişkiler ve tanıtım .Okulun bu bölümlerle ilgili verdikleri imkanlar çok fazla. Okulumuzda stüdyolarımız bulunmakta , ekipmanlarımız ise eksiksiz ve bunun yanı sıra iş olanaklarıda sağlıyor ama bana kalırsa İletişim Fakültesi gibi aktif bir fakültenin Çarşamba’da olması benim için bir sorun çünkü şehir merkezi ve merkezi kampüs araştırma yapabileceğimiz çok daha zengin bir yer iken ilçede kalmak bizler için dez avantaj.
Kaliteli bir çekim için doğal bir ortamı ve yeşilırmağı var belki ama iletişimci için bunlar biraz az kalır.Tarihi Hititlere kadar dayanan Yeşilırmak Çarşamba halkı için önem taşıyan maneviyatı yüksek bir yer. Ama Çarşambadaki insanların kafası estiğinde gidebileceği ilk yer diyebilirim.Dönelim akademik ve mesleki konumuza. Bir İletişimciysen eğer bilmen gereken yazı yazmayı bilmek ,görsellerini özenle hazırlamak ve araştırmalarını sürekliliği olacak şekilde özenle tutmak, yenilikten haberdar olup ona göre bir çizelge hazırlamaktır. Bir röportaj hazırlarken ,Haber yazarken ,sunumlarını yaparken hep yazıya ihtiyaç duyarız ama insanların ilk bakışta dikkat ettiği şey yazı değil görseldir. Bir görseli ne kadar yeni ne kadar anlamlı tutarsan insanları bu yazdığın yazıya teşvik edebilirsin. Onun dışında pasif bir görsel o yazıyı okumak yerine atlamaya neden olur. Yaptığın iş ne olursa olsun o işi ehliyle yaparsan el üstünde,göz önünde olursun hele ki iletişimciysen.Sen değer verir özenirsen mutlaka karşılığını bulursun. Evvel zaman insanları boşuna dememiş “Ne ekersen,Onu biçersin” değersizleştirerek yaptığın bir işten alkış bekleyemezsin. Hocalarımızın bizi her zaman tembihlediği konu “Kendi gözünüze,kulağınıza hitap etmeyen hiçbir işi insanlara sunmayın” ve bizim en ufak yaptığımız bir projede dikkat ettiğimiz önemli detay olmuştu.Toparlamak gerekirse hem fakültemizin ilerde merkez kampüste olmasını isterim , hemde kazanımlarımızı sahada hakkıyla işin ehli biri olarak icra etmek isterim…
Ankara’nın en büyük gazetesindeki bu ilk makalemde kendilerine çok değer verdiğim arkadaşlarımıza paylaşmak istedim. Netice itibariyle benzer duygulara sahibiz. İletişim Fakültesi öğrencilerine ve degerli hocalarıma selamlar…
1. Radya , televizyon ve sinema ,
2. Gazetecilik ,
3. İletişim ve tasarım ,
4. Halkla ilişkiler ve tanıtım .Okulun bu bölümlerle ilgili verdikleri imkanlar çok fazla. Okulumuzda stüdyolarımız bulunmakta , ekipmanlarımız ise eksiksiz ve bunun yanı sıra iş olanaklarıda sağlıyor ama bana kalırsa İletişim Fakültesi gibi aktif bir fakültenin Çarşamba’da olması benim için bir sorun çünkü şehir merkezi ve merkezi kampüs araştırma yapabileceğimiz çok daha zengin bir yer iken ilçede kalmak bizler için dez avantaj.
Kaliteli bir çekim için doğal bir ortamı ve yeşilırmağı var belki ama iletişimci için bunlar biraz az kalır.Tarihi Hititlere kadar dayanan Yeşilırmak Çarşamba halkı için önem taşıyan maneviyatı yüksek bir yer. Ama Çarşambadaki insanların kafası estiğinde gidebileceği ilk yer diyebilirim.Dönelim akademik ve mesleki konumuza. Bir İletişimciysen eğer bilmen gereken yazı yazmayı bilmek ,görsellerini özenle hazırlamak ve araştırmalarını sürekliliği olacak şekilde özenle tutmak, yenilikten haberdar olup ona göre bir çizelge hazırlamaktır. Bir röportaj hazırlarken ,Haber yazarken ,sunumlarını yaparken hep yazıya ihtiyaç duyarız ama insanların ilk bakışta dikkat ettiği şey yazı değil görseldir. Bir görseli ne kadar yeni ne kadar anlamlı tutarsan insanları bu yazdığın yazıya teşvik edebilirsin. Onun dışında pasif bir görsel o yazıyı okumak yerine atlamaya neden olur. Yaptığın iş ne olursa olsun o işi ehliyle yaparsan el üstünde,göz önünde olursun hele ki iletişimciysen.Sen değer verir özenirsen mutlaka karşılığını bulursun. Evvel zaman insanları boşuna dememiş “Ne ekersen,Onu biçersin” değersizleştirerek yaptığın bir işten alkış bekleyemezsin. Hocalarımızın bizi her zaman tembihlediği konu “Kendi gözünüze,kulağınıza hitap etmeyen hiçbir işi insanlara sunmayın” ve bizim en ufak yaptığımız bir projede dikkat ettiğimiz önemli detay olmuştu.Toparlamak gerekirse hem fakültemizin ilerde merkez kampüste olmasını isterim , hemde kazanımlarımızı sahada hakkıyla işin ehli biri olarak icra etmek isterim…
Ankara’nın en büyük gazetesindeki bu ilk makalemde kendilerine çok değer verdiğim arkadaşlarımıza paylaşmak istedim. Netice itibariyle benzer duygulara sahibiz. İletişim Fakültesi öğrencilerine ve degerli hocalarıma selamlar…