“SARHOŞ” MUSUN, “CÜNÜP” MÜ; “NAMÂZA YAKLAŞMA”ZSIN!..Derebahçeli/Ali Kayıkçı* “Yâ eyyühelleziyne âmenû lâ takrabûssalâte… (Ey îmân edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar; cünüpken gusledinceye kadar namâza yaklaşmayın!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Nisâ Sûresi, âyet 43’den)
* “Ey îmân etmekle şereflenen kullarım! Cumâ günü, öğle ezânı okunduğu zaman, hutbe dinlemek ve Cumâ namâzı kılmak için câmiye koşunuz. Alış-verişi bırakınız! Cumâ namâzı ve hutbe size, başka işlerinizden daha faydalıdır. Cumâ namâzını kıldıktan sonra, câmiden çıkar, dünyâ işlerinizi yapmak için dağılabilirsiniz. Allahü teâlâdan rızık bekleyerek çalışırsınız. Allahü teâlâyı çok hâtırlayınız ki, kurtulabilesiniz..” (Kur’ân-ı Kerîm; Cum’a Sûresi, âyet 9-10)
* “(Resûlüm) sana vahyolunan Kur’ân-ı Kerîmi oku ve insanlara ulaştır. Salâtında/Namâzında dikkatli ve devamlı ol; çünkü salât, insanı dînin ve aklın kötü gördüğü şeylerden men eder, alıkor.” (Kur’ân-ı Kerîm; Ankebût Sûresi, âyet 45)
* “De ki: (…) Her mescidde yüzünüzü Kıble tarafına çevirin ve dinde samimi olarak O’na ibâdet edin!”, “Ey âdemoğulları! Her mescid huzurunda namâz kılacağınız zaman….” (Kur’ân-ı Kerîm; A’râf Sûresi, âyet 29, 31’den)
* “…secde et ve (Allah’a) yaklaş!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Alak Sûresi, âyet 19’dan)
* “Gündüzün başı ve sonu ile gecenin gündüze yakın saatlerinde namâz kıl; şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Hud Sûresi, âyet 11)
* “Rablerinin emrine… uymayanlar ise, yeryüzünde bulunan tamamı ve bir katı daha kendilerinin olsa, hepsini kurtuluş akçesi (fidyesi) olarak verirlerdi. İşte onlar! Hesabın kötüsü onlar içindir, varacakları yer de Cehennemdir ve orası ne fena yataktır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Ra’d Sûresi, âyet 18)
* “Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem; ‘Birinin evi önünde nehir olsa, her gün beş kere bu nehirde yıkansa, üzerinde kir kalır mı?’ diye sordu. Yanında bulunanlar; ‘Hayır yâ Resûlallah!’ dediler. ‘İşte, 5 vakit salâtı kılanların da, böyle küçük günâhları affolunur.’ buyurdu.”, “Büyük günâhlar işlenmedikçe kılınan beş vakit namâz arası ile iki Cumâ arasında işlenen küçük günâhlara kefarettir.” , “Bir Müslüman; farz bir namâzın vakti geldiğinde, güzelce abdest alır, huşû içinde rükû ve secdelerini de tam yaparak namâzını kılarsa, büyük günâh işlemedikçe bu namâz, o güne kadar işlediği bütün günâhlarına kefaret olur. Bu her zaman için böyledir.”, “İki serinlik vaktinde kılınan namâzlardan sabah ve ikindiyi kılan kimse, Cennete girer.”, “Güneş doğmazdan (sabah
) ve batmazdan önce namâz (ikindiyi
) kılan bir kimse, Cehenneme girmeyecektir.”, “Sabah namâzını kılmak suretiyle güne başlayan kimse; Allah’ın himayesine girmiş olur. Ey Âdemoğlu, Allah seni sana yüklediği bir görevden dolayı sorguya çekmesin!”, “Günlerin en kıymetlisi Cumâ’dır. Cumâ günü, bayram günlerinden ve Âşûre gününden daha kıymetlidir.”, “Cumâ günü gusûl edip namâz için câmiye gidip nâfile namâz kılan ve imâm hutbeden ininceye kadar sessizce oturup, sonra imâmla beraber Cumâ namazını kılanın, bir hafta sonraki Cumâ’ya üç gün daha ekleyerek olan gün miktarı işlediği günâhları mağfiret olunur.”, “Bugün (Cumâ günü) Müslümanlara hayr, bereket, iyilik vardır.”, “Câmiler Allah’ın evidir. Câmiye devam edenin, huzura kavuşmasına ve Sırattan geçip Cennete girmesine Allahü teâlâ kefildir.”, “Allahü teâlâ buyurdu ki, oturulacak yerlerin en iyisi câmiler, en kötüsü de sokaklardır.”, “Salât kılmayanlar, Kıyâmet günü, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulacaklardır.”
, “Namâz kılmayanın İslâm’dan nasibi yoktur.”, “Kasten (mazeretsiz) namâz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar Allah’ın himayesinden de uzak olur.” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem
”)* “Namâz kılmayan, namâz kılmamakla bütün mü’minlere zulmetmiş bulunuyor. Zîra her namâzda
(Esselâmü aleynâ ve âlâ ibâdillâhissâlihîn) demekle bütün müminlere duâ ediliyor. Her gün beş vakit namâzda 20 defa tekrar olunan bu duâdan Müslümanları mahrûm bırakıyor. Yani, hakları olan bu duâyı terk ediyor. Kıyâmet gününde bütün mü’minler bu haklarını namâz kılmayanlardan alacaktır. Namâza gevşeklik gösterenler, namâzı önemsemeyip hafif tutanlar birçok cezâya uğrarlar. Ömründe hayır ve menfaat görmez. Çeşitli hastalıklar, çeşit çeşit aşağılıklar, hakaretler ve zilletler içerisinde hayât sürer. Kimseden saygı görmediği gibi, çeşitli mahrumiyet ve zaruretlere mübtelâ olur. Sıhhatinden hayır ve menfaat görmez. Genel olarak kötü yerlerde bulunan kimseler, namâzına devam etmeyenler veya namâzında gevşeklik gösterenlerdir. Bu gibi yerlerde, ekseriya namâzı terk edenler, namâza gevşeklik gösterenler görülür. Bunun gibi, zahmetli, yorucu ve ağır işlerde çalışanlar da çoğunlukla yine namâz kılmayanlardır. Namâzı doğru kılanlar, sâlihlerin yanında hürmet ve haysiyet ve îtibâr sâhibidir. Bu gibiler, arkadaşları ve akrabaları arasında seçilmiş ve saygılıdır. Cenâb-ı Hakk’ın hizmetinde bulunmaya yarar kimselerin simâlarında, kendi yaradılışlarındaki güzellik ve cemâlden ayrı olarak bir başka güzellik ve cemâl vardır ki, namâza gevşek davrananlar her ne kadar güzellenme ve süslenme sebeplerine başvursalar da, her gün defalarca hamama girip çıksalar da, türlü türlü, çeşit çeşit ve yeni elbiseler giyseler de, yine bu güzellik ve cemâla kavuşamaz ve bu simâya bürünemezler.”
(Seyyid Abdülhakîm-î Arvâsî “k. sirruh“; Sefer-i Âhiret Risâlesi)
* “Tâbiîn’in büyüklerinden, âlim ve velî olan Hasan-ı Basrî Hazretlerine sorarlar: ‘Namâz kılmayan kimsenin îmânı gider mi efendim?
’ O büyük zât: -‘Eğer namâzı, birinci vazife kabul etmiyor, ehemmiyet vermiyor, kılmadığı için üzülmüyor, azâbından da korkmuyorsa, o zaman îmânı gider ve kâfir olur’ buyurdu.”
(Abdüllâtif Uyan-Türkiye Gazetesi; 10.11.2017, s. 15)*
Ali Zübeyrî (Hanefî Fıkıh Âlimi): “Günâh işleyince, hemen (kalb ile) tövbe ve (dil ile) istiğfar etmelidir. Gizli yapılan günâhın tövbesi gizli, aşikâr yapılanın tövbesi aşikâr olmalıdır. Tövbeyi geciktirmemelidir. Günâh işleyince, melekler üç saat yazmaz. Bu zamanda tevbe edilirse, hiç yazılmaz. Tövbe edilmezse, bir günâh yazılır. Tövbeyi geciktirmek, daha büyük günâhtır. Ölünceye kadar, tövbe kabul olur”
buyurdu.* “Bizce şiir, mutlak hakîkatı arama işidir… Mutlak hakîkat Allah’tır… Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…” (Necip Fâzıl Kısakürek-Çile) * “Kimi zaman, ciltler dolusu kitabın yapamadığını bir şiir yapar.” (Namık Kemâl Zeybek-Kültür E. Bakanı) * “Şiir; gönlün, aşk denilen muazzam, muazzez, müzeyyen, mükemmel, mümtaz, feyizli, fazîletli ve edebli vasıflarıyla göz kamaştıran ve akl-ı selîmle müşterek, esrarlı câzibenin şahlanışıdır.”
(M. Hâlistin Kukul-Uyanmak Zamanı; s. 432)
* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)
aygıdeğer Okuyucularımız!..13 Temmuz 2015 günlü “
Türkiye Gazetesi”nden okuduğumuz bir haberde; “
Mak Danışmanlık” tarafından Ramazân ayında Türkiye’de yapılan ve 50 ilde 5 bin 400 kişiyle yüz yüze görüşerek gerçekleştirilen bir “
Anket” sonuçlarından bahsedilmekte ve bunun bir yerinde aynen şöyle denilmekte idi:
“Araştırmaya göre; dini hassasiyeti en zayıf yaş aralığı 18-25 olurken, 5 vakit namâz kılanların oranı yüzde 24, Cumâyı kılanların oranı yüzde 31, hiç namâz kılmayanların yüzdesi ise 18.”Aradan 2 yıl gibi bir zaman geçtikten sonra aynı firma tarafından aynı ölçekte gerçekleştirilen anket çalışmasında ise (
Millî Gazete’nin 28, 30 Haziran 2017 tarihli nüshalarında özetlenen habere göre), bu defa şöyle bir sonuçla karşılaşılmıştır:-‘
Camiye-mescîde hangi sıklıkla gidiyorsunuz?’ şeklindeki soruya da “Bayramdan bayrama” diyenlerin oranı yüzde 12 iken, “Cuma ve bayram namazları ile kandil günlerinde” diye cevaplayanların oranının yüzde 32, “Hiç gitmiyorum” diyenlerin de yüzde 30,
‘Hiç namaz kılmıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 22, camiye hiç gitmeyenlerin oranı ise yüzde 30.” aygıdeğer Okuyucularımız!..Mahalli bir gazetenin 22 Temmuz 2015 nüshasında yayınlanan köşe yazımızın sonunda, yukarıdaki bilgileri verdikten sonra bu “
nasipsizler” için mısralar hâlinde şunları demiştik:= = = * = = =
“Yüzde 76”, eyvâh ki eyvâh!..“Alın”lar “secde”den, nasip almıyor…“Hiç namâz kılmayan”, hayatı “günâh”…“Üçte iki” var ki, “Cumâ” kılmıyor;“Çok gencim” desen de, var elbet berzâh… “Hiç namâz kılmayan”, Müslüman(!) varmış; “Yüzde 18”in, kalbi kararmış;“Yüzde 52”, “iftar” sorarmış…“Üçte iki” var ki, “Cumâ” kılmıyor;“Teneşir”den uzak, sorsan yaşarmış… “Zekât-sadaka”da, “yüzde 65”;“Ahiret inançsız”, yürüyen bir “leş”;“Yüzde 4”müş bunlar, “kâfir”le kardeş…“Üçte iki” var ki, “Cumâ” kılmıyor;Kazancını sorma, mutlaka “ateş”… “Yüzde 75” var, “Hac”ca istekli; “Hilâfet işi”nde, “Lozan” köstekli; “Yüzde 23” var, candan “destekli”…“Üçte iki” var ki, “Cumâ” kılmıyor;“Nikâh”ta “mezhepler”, var da “estekli”… KAYIKÇ’Ali der ki, “ayna”mız işte;“Ahlâkî seviye”, büyük “iniş”te;“Ey Türk titre” gayri, bir silkinişte…“Üçte iki” var ki, “Cumâ” kılmıyor;Kendine gel artık, şu son “finiş”te!.. aygıdeğer Okuyucularımız!..Aradan 2 yıl gibi çok da uzun sayılmayacak bir zaman geçtikten ve Sn. Cumhurbaşkanımızın ifâdesiyle millî ve mânevî değerlerin de içinde bulunduğu kültür yönünden iyileşme yerine daha bir kötüye doğru gidişin yaşandığı şu günlerde; genç-yaşlı, anne-baba… kim olursak olalım, bir kere daha derin-derin düşünelim ve işin vahametini kavramaya çalışalım…Diyoruz ve aynı gazetenin 12.11.2017 günlü nüshasındaki köşemizde, bu his ve düşünceler ile kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı bir kere daha başbaşa bırakıyoruz… Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = = “Müslümansın” anladık, elbet “gâvur” değilsin; “Borcum” deyip durursun, “eda”dan hep uzaksın;“Münâfık alâmeti”, üzerinden silinsin!..“Sarhoş” musun, “cünüp” mü, “namâza yaklaşma”zsın; “Müslüman salât ehli”, dost-düşmanca bilinsin!.. “Alâmet-i farika”, “tescilli marka” budur;“Îmânın tezahürü”, “Âmentü”dür doğrudur; Ve de “Dînin Direği”, “Hilâlin Namlusu”dur!..“Sarhoş” musun, “cünüp” mü, “namâza yaklaşma”zsın; “Uzuvdan günâh kiri”, döken “Abdest Suyu”dur!.. “Günde 5 kez divana”, “sûre-âyet Kur’ân’a”;Çağırır “Ezân” sesi, “müjdeler var uyana”;Sorgu-suâl çok ağır, “sabahlar uyuyana!..”“Sarhoş” musun, “cünüp” mü, “namâza yaklaşma”zsın; Ve de “mesuliyet var”, “baban ile anana!..” “Âkıl-Bâliğ” olmadan, “örnek” oldu mu sana?“Şarkı-türkü” yerine, “Sübhâne…” okusana;“Ateş değmesin” dersen, bu işte “tatlı cana!..”“Sarhoş” musun, “cünüp” mü, “namâza yaklaşma”zsın; Cevabını kendin ver, bir şey söyleme bana!.. “Müslümansın” anladık, elbet “gâvur” değilsin;“Nefsine bir dur” desen, “rükû” etsen eğilsin; “El-ayağın-göz-kulak”, “günâhları” silinsin!..“Sarhoş” musun, “cünüp” mü, “namâza yaklaşma”zsın; Böyle değilsen göster, harcıâlem bilinsin!.. “Müslümansın” anladık, Sen “gâvur” olamazsın;“Nefse” bir uydun diye, “ebedî” kalamazsın;“Gençlik”se gelir-geçer, hep “davul” çalamazsın!..“Sarhoş” musun, “cünüp” mü, “namâza yaklaşma”zsın; “Meyhane” diplerinde, sasarıp-solamazsın!.. “Hayât boyu sarhoşluk”, ve de “cünüp gezmeler”;“Cadde-sokak-parklarda”, “göz zinâsı-süzmeler”;“İşim çok-yaşım erken”, “mazeretler düzmeler!..”“Sarhoş” musun, “cünüp” mü, “namâza yaklaşma”zsın; “Anne-baba-dedeyi”, mânen her gün üzmeler!..” KAYIKÇ’Ali yaz-söyle, “Okuyanlar: Okutsun!..”
“Okuyup da geçmesin, nasîhat iyi tutsun!..”“Ölüm” var, “âhiret” var; ne “hayvan”sın, ne “otsun!..”“Sarhoş” musun, “cünüp” mü, “namâza yaklaşma”zsın; “Nice bin tövbe” etsen, “kılmadan aklaşmazsın!..”