Seyyid Ahmet Arvasi’yi Öğrencisi Anlattı
Eğitimci-yazar, Pedagog Seyyid Ahmet Arvasi, vefatının 30. yıldönümünde, OMÜ Sağlık Topluluğu tarafından düzenlenen programla anıldı. OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki anma programına Arvasi’nin öğrencilerinden Efendi Barutçu, konuşmacı olarak katıldı.
Arvasi’nin hayatının detaylı olarak aktarıldığı programa öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Türk gençliğinin elinden tutup ruhlarına dokunarak yol gösteriyordu
Programa konuşmacı olarak katılan Efendi Barutçu, Seyyid Ahmet Arvasi’nin kendi döneminin büyük şahsiyetlerinden biri olduğunu belirterek, “Ondaki büyüklük, taşıdığı fikrinin ahlakını yaşıyor olmasından, kendisini Türk Milliyetçiliği davasına vakfetmiş olmasında kaynaklanıyordu. Türk gençliği, 1960 ve 1980’li yıllar arası, kara ve kızıl emperyalizmin ideolojik saldırılarına maruz kalmıştı. Gençleri kendi taraflarına çekmek için çok büyük propagandalarla hareket ediyorlardı. O yıllar buhranlı yıllarda fikir ve kanaat önderleri gibi Seyyid Ahmet Arvasi hocam da Türk gençliğinin elinden tutuyor, onların ruhlarına dokunarak yol gösteriyordu.” diye konuştu.
Her zaman Türklüğü ve Müslümanlığı ile övünürdü
“Arvasi Hoca toplumun vicdanıydı” diyen Barutçu, “Yabancılaşmadan çağdaşlaşmanın peşindeydi. Milletin cevherine uygun bir medeniyetin davasını güdüyordu. Kendisi ‘Evlad-ı Resul’dür, yani peygamber soyundandır. “Ben hiçbir zaman bu tarafımla övünmedim. Peygamberimize ümmet olmakla nimetlerin en büyüğüyken, bir de evlat olmakla şereflenmişiz” diyor. Ben sizi temin ederim ki hiçbir zaman seyidi tarafını öne çıkarmadı, bu özelliği sebebiyle kendisine ayrıcalıklı muamele yapılmasını istemedi. ‘Ben biyolojik olarak seyidim, ama sosyolojik olarak Türk Milliyetçisiyim, İslam âleminin de, mazlum milletlerin de kurtuluşu Türk milliyetçiliğindedir’ derdi. Bu millet İslamiyet’i korumuş ve kollamış, bu uğurda kanını dökmekten geri durmamıştır. Türk milletinin İslamiyet’e olan katkılarını yürekten duyarak, yaşayarak anlatırdı. Her zaman Türklüğü ve Müslümanlığı ile övünürdü.” ifadelerini kullandı.
Gençlere tavsiyelerde bulundu
Salonda bulunan gençlere tavsiyelerde de bulunan Barutçu, “Yeryüzünde hiçbir büyük iş, çile çekmeyen insanlarca başarılmış değildir. Her büyük hareket, büyük gönüllü insanların inancıyla başarılmıştır. O zamanlarda Türk milletinin çevresi demir dağlarla çevriliymiş, şimdi de Türk gençlerinin zihinleri demir dağlarla çevrili. Bu dağları yüreğinizdeki ateşle eritmelisiniz. Bu hizmet yolunda sizler de olmak istiyorsanız, bu ahlak kahramanlarının hayatlarını ve mücadelelerini kendinize örnek almalısınız. Aranızdan, ahlak kahramanları, şairler, edipler, âlimler, sanatkârlar çıkarmalısınız. Dünyanın neresinde bir Türk veya Müslüman haksızlığa uğruyorsa, acı çekiyorsa onların yanında olmalısınız. Türk dünyası ile aranızda gönül köprüleri inşa etmelisiniz. En ileri teknolojileri sadece kullanan değil üreten de olmalısınız.” ifadelerini kullandı.
Programın sonunda Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi Polat tarafından Efendi Barutçu’ya teşekkür plaketi takdim edildi.
Arvasi’nin hayatının detaylı olarak aktarıldığı programa öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Türk gençliğinin elinden tutup ruhlarına dokunarak yol gösteriyordu
Programa konuşmacı olarak katılan Efendi Barutçu, Seyyid Ahmet Arvasi’nin kendi döneminin büyük şahsiyetlerinden biri olduğunu belirterek, “Ondaki büyüklük, taşıdığı fikrinin ahlakını yaşıyor olmasından, kendisini Türk Milliyetçiliği davasına vakfetmiş olmasında kaynaklanıyordu. Türk gençliği, 1960 ve 1980’li yıllar arası, kara ve kızıl emperyalizmin ideolojik saldırılarına maruz kalmıştı. Gençleri kendi taraflarına çekmek için çok büyük propagandalarla hareket ediyorlardı. O yıllar buhranlı yıllarda fikir ve kanaat önderleri gibi Seyyid Ahmet Arvasi hocam da Türk gençliğinin elinden tutuyor, onların ruhlarına dokunarak yol gösteriyordu.” diye konuştu.
Her zaman Türklüğü ve Müslümanlığı ile övünürdü
“Arvasi Hoca toplumun vicdanıydı” diyen Barutçu, “Yabancılaşmadan çağdaşlaşmanın peşindeydi. Milletin cevherine uygun bir medeniyetin davasını güdüyordu. Kendisi ‘Evlad-ı Resul’dür, yani peygamber soyundandır. “Ben hiçbir zaman bu tarafımla övünmedim. Peygamberimize ümmet olmakla nimetlerin en büyüğüyken, bir de evlat olmakla şereflenmişiz” diyor. Ben sizi temin ederim ki hiçbir zaman seyidi tarafını öne çıkarmadı, bu özelliği sebebiyle kendisine ayrıcalıklı muamele yapılmasını istemedi. ‘Ben biyolojik olarak seyidim, ama sosyolojik olarak Türk Milliyetçisiyim, İslam âleminin de, mazlum milletlerin de kurtuluşu Türk milliyetçiliğindedir’ derdi. Bu millet İslamiyet’i korumuş ve kollamış, bu uğurda kanını dökmekten geri durmamıştır. Türk milletinin İslamiyet’e olan katkılarını yürekten duyarak, yaşayarak anlatırdı. Her zaman Türklüğü ve Müslümanlığı ile övünürdü.” ifadelerini kullandı.
Gençlere tavsiyelerde bulundu
Salonda bulunan gençlere tavsiyelerde de bulunan Barutçu, “Yeryüzünde hiçbir büyük iş, çile çekmeyen insanlarca başarılmış değildir. Her büyük hareket, büyük gönüllü insanların inancıyla başarılmıştır. O zamanlarda Türk milletinin çevresi demir dağlarla çevriliymiş, şimdi de Türk gençlerinin zihinleri demir dağlarla çevrili. Bu dağları yüreğinizdeki ateşle eritmelisiniz. Bu hizmet yolunda sizler de olmak istiyorsanız, bu ahlak kahramanlarının hayatlarını ve mücadelelerini kendinize örnek almalısınız. Aranızdan, ahlak kahramanları, şairler, edipler, âlimler, sanatkârlar çıkarmalısınız. Dünyanın neresinde bir Türk veya Müslüman haksızlığa uğruyorsa, acı çekiyorsa onların yanında olmalısınız. Türk dünyası ile aranızda gönül köprüleri inşa etmelisiniz. En ileri teknolojileri sadece kullanan değil üreten de olmalısınız.” ifadelerini kullandı.
Programın sonunda Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi Polat tarafından Efendi Barutçu’ya teşekkür plaketi takdim edildi.