Derebahçeli/Ali Kayıkçı “SİZ İFTARI BEKLERKEN, BİZ AÇ… AÇ ÖLECEĞİZ!..” (“Malûmlar”a “taşlama”, mısra-mısra haşlama): * “Gazzeli Küçük Kız: SİZ İFTARI BEKLERKEN BİZ AÇLIKTAN ÖLECEĞİZ! İsrail’in yıktığı evinin enkazı üstünde konuşan 11 yaşındaki Rafah, İslâm âlemi ile birlikte dünyanın vicdanına seslendi: ‘Gazze’de yiyecek bir şey kalmadı, hepimiz açız!..Siz sahur ve iftarda ne yiyeceğinizi düşünüyorsunuz. Şehit olmak bizim için şeref, korkumuz sakat kalmak. Biz insanız, yardım için daha neyi bekliyorsunuz?’ İsrail ordusunun sivillerin yaşadığı evleri bombalanırken çok korktuklarını belirten Rahaf el-Mukayyed, ‘Siz bunları televizyondan ya da telefonunuzdan seyrediyorsunuz. Biz ise bütün bu yıkımı görüyor ve korkunç seslerini işitiyoruz. İnsanlarımız açlıktan ve soğuktan ölüyor. Şehit olacağımızdan… bombalardan korkmuyoruz. Şehadet, cennetteki en güzel mertebedir. Ama yaralanırsak tedavi olamayacağımız için acı çekerek ölmekten korkuyoruz. Siz (Ramazânda) sahur ve iftar yapacaksınız. Hangi yemeği yesek diye düşüneceksiniz. Biz ise açız. Gazze halkının açlıktan öldüğü haberini mi duymayı bekliyorsunuz: Bize bugün yardım etmeyecekseniz, ne zaman edeceksiniz?” (Türkiye Gzt; 26.02.2024, sy. 1, 10) aygıdeğer Okuyucularımız!..Yukarıda “
serlevha” hâlinde sunduğumuz iktibas/alıntı haber/yazıdan da anlaşılacağı üzere;
“Netanyahu” yönetimindeki “
Terörist İsrail Devleti”nin,
“asırlık bir projesi” olan “
Filistin’in ele geçirilmesi” hayâli, “
30 bin”i aşan
“ölü”, “70 bin”i aşan sayıdaki “
yaralı” yanında giderek “
vahşet” boyutlarına ulaşan “
Siyonist soykırım” uygulamaları ile de “
insanlık târihi”nde bir “
yüzkarası” izler bırakmaktadır.
“Türkiye Gazetesi Üstâd KöşeYazarı Sn. Rahim Er” Ağabey, 27 Şubat 2024 günü neşredilen
“Açlık” başlıklı makâlesinde;
“…Gazze’de loğusa analar, aç kaldıkları için sütleri kesildiğinden bebeklerini emziremiyor ve o bebekler, göz göre göre ölüyorlar.” demekte ve sonrasında da şöyle devam etmektedir:
“Komşumuz, kardeşimiz, en hâlis insanların yurdu Gazze’de bebekler, çocuklar ve herkes açlıktan kıvrana kıvrana ölürken Ramazânda evinde mükellef sofralar kuran, ziyafetler veren, 5 yıldızlı otellerde su gibi israf eden dünyanın neresinde olursa olsun her Müslüman, her dindar ağır vebâldedir. Bu gamsızlar, muhakkak ki Şanlı Peygemberin ‘onlar bizden değildir!’ haberine dâhil olan tasasızlardır. Sevgili Peygamberimizin kınadıkları insan olmak! Aman Allahım!.. Bu nasıl bir talihsizliktir!..”Biz de “
teyiden” aynısını diyoruz ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla!..
= = = ( + 1 + ) = = = “Ağla İslâm Dünyâsı”, kahkaha at ey “Batı”;“Siyon’a göz yumdunuz”, “Gazze: İşin berbatı”;“ConiHom”da bir sevinç, “neş’e saçar suratı!..”“Siz iftarı beklerken, biz aç… aç öleceğiz”;Diyen anne-babalar, “kederi böleceğiz!..” “Ağla İslâm Dünyâsı”, “Halîfe”siz kalmana; Aldandın yeter artık, şu “İngiliz-Alman’a”;“Coni”ye, “Fransız”a; illâ… İllâ… Siyon’a!..”“Siz iftarı beklerken, biz aç… aç öleceğiz”;Diyen anne-babalar, “kederi böleceğiz!..” “Ağla İslâm Dünyâsı”, “1 baş”tın “41” oldun; “Balkan”dan, “Kafkaslar”dan; sürüldün “kab”a doldun; “Öz yurdunda parya”sın; kâh “küvez”lik, kâh “mol”dun!..“Siz iftarı beklerken, biz aç… aç öleceğiz”;Diyen anne-babalar, “kederi böleceğiz!..” “Ağla İslâm Dünyâsı”, “Rahaf”la Sen de ağla;“Mâzî”ye bak, “hâl”e bak; “kara” değil, “zift” bağla; “Gözün târihe” çevir, “ateş”le “öz”ün dağla!..“Siz iftarı beklerken, biz aç… aç öleceğiz”;Diyen anne-babalar, “kederi böleceğiz!..” “Ağla İslâm Dünyâsı”, “Gazze… Aksâ…”ya doğru; “Şiâ” ile “Vehhabî”, “şeytân”dan daha “uğru”;“72 sapık kol”, “istikamet” hep eğri!..“Siz iftarı beklerken, biz aç… aç öleceğiz”;Diyen anne-babalar, “kederi böleceğiz!..” “Ağla İslâm Dünyâsı”, “ABD ağzı”na bak; “AB’nin kararı ne?”, oyna-zıpla-ziller tak; “5 Vetocu” ne derse, âlem buna müstahak(!)!..“Siz iftarı beklerken, biz aç… aç öleceğiz”;Diyen anne-babalar, “kederi böleceğiz!..” KAYIKÇ’Ali diyor ki, “Sahur… İftâr zehr’oldu……Bardaklar ‘zemzem’ değil, ‘hüzün-gözyaşı’ doldu…… ‘Refah Sınır Kapısı’, açılacaktı n’oldu?..”“Siz iftarı beklerken, biz aç… aç öleceğiz”;Diyen anne-babalar, “kederi böleceğiz!..” = = = ( + 2 + ) = = =“Biz açlıktan ölürken, çöpe nîmet dökenler”;Size sesleniyorum, garip boynu bükenler”;Vicdânın sızlamaz mı, yoksa sarmış dikenler?!..”“Siz sahuru beklerken, biz belki de göçeriz; O Kıyâmet Günü’nde, hep elekten geçeriz!..” “Biz açlıktan ölürken, çöpe nîmet dökmek ha!..”Bizi nasıl unuttun, devam ettin günâha?!Bu karanlık geceler, çıkmaz mı hiç sabaha?!..“Siz sahuru beklerken, biz belki de göçeriz; O Kıyâmet Günü’nde, hep elekten geçeriz!..” “Biz açlıktan ölürken, çöpe nîmet atmak mı?..”Karnını ova ova, sırtüstüne yatmak mı?!“İftâra kaç saat var”, güne böyle bakmak mı?!..“Siz sabahı beklerken, biz belki de göçeriz; O Kıyâmet Günü’nde, hep elekten geçeriz!..” “Biz açlıktan ölürken, Sen tokluktan geğirdin”;Onca nîmet üstüne, meşrubatlar devirdin; “Zikirsiz” ve “şükürsüz”, yaprakları çevirdin!..“Siz bayramı beklerken, biz belki de göçeriz; O Kıyâmet Günü’nde, hep elekten geçeriz!..” KAYIKÇ’Ali “açlığı”, bildi de bunu yazdı; Bir “misküvi”, bir “simit”; hasretiyle çok gezdi; “İsrâf… İsrâf…” görmekten, ömür boyu bi bezdi!..“Siz bayramı beklerken, biz belki de göçeriz; O Kıyâmet Günü’nde, hep elekten geçeriz!..”