SORSAM “YAZI İŞLER”E, “YAŞIN NEDİR, BAŞIN NE?..” RESİM: Bir “Yazı İşleri” Levhası (“Yazı İşleri”ne “Taşlama”, mısra mısra haşlama):ALİ KAYIKÇI-DEREBAHÇELİ* “Ey îmân edenler! Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın! Öyle yaparsanız, siz farkına varmadan amellelriniz boşa gider!” (Kur’ân-ı Kerîm; 49/Hucurât Sûresi, âyet 2)* “Peygamber’in/Rasûlün çağrısını aranızda birbirinize yaptığınız çağrı gibi bellemeyin/kabul etmeyin!..” (Kur’ân-ı Kerîm; 24/Nûr Sûresi, âyet 63’ten)* (Peygamberimiz Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”i); ismi ile çağırmak, yanında yüksek sesle konuşmak, uzaktan kendisine seslenmek, yolda önüne geçmek haram edilmiştir.” (Prof. Dr. Ramazan Ayvallı-İki Cihan Güneşi Hazreti Muhammed’in Hayâtı; İst. 2015, s. 416)* “İsmen hitâbın, Peygamberimiz Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’e karşı “hayâsızlık” olduğu, S. Abdülhakîm Arvâsî Hz.nin ifadesi olup Prof. Dr. Ekrem B. Ekinci’nin aynı adlı eserinin 274’üncü ve N. Fâzıl Kısakürek’in (r. aleyh), “O ve Ben” isimli kitâbının da 148’nci sayfasında kayıtlıdır.” * “Dr. Öğretim Üyesi Sn. Zeki Gürel” tarafından kaleme alınan ve “Çıngı Dergisi”nin Temmuz-Ağustos 2021 tarihli, 68’inci sayısı, 15-19’uncu sayfalarında “Kim Bu Türkler?...” başlığı altında yayınlanan makâlede, “Ebulgazi Bahadhır Han’ın (ölümü: 1663), 1660 yılında yazdığı “Şecere-i Terakime/Türklerin Soy Kütüğü” adlı eserinde, aynen şöyle denilmektedir: “Cudî Dağı’na konan gemiden çıkan insanların hepsi hasta oldu. Nûh Peygamber üç oğlu ve üç gelini lse iyileştiler. Ondan sonra Nûh Peygamber üç oğlunun her birini bir yere (tarafa) gönderdi. Hâm adlı oğlunu Hindistan, Sâm adlı oğlunu İran ve Yâfes adlı oğlunu da (gelini ile birlikte) Kuzey tarafına gönderdi. Yâfes’e bazıları ‘Peygamber’ idi (de) demişlerdir. Yâfes, babasının emri ile Cudî Dağı’ndan gidip İtil ve Yayık suyunun yakasına yerleşti. İkiyüz elli yıl orada durdu, sonra vefât etti. Çocukları peş peşe olmuştu. Oğullarının adları şunlardır: Türk, Hazar, Saklap, Rus, Ming, Çin, Kimeri. Yâfes, öleceği sırada oğlu Türk’ü yerine oturtup diğer çocuklarına dedi ki: ‘Türk’ü kendinize padişah bilip, onun sözünden çıkmayın!..’ Türk’e, ‘Yâfes oğlu’ diye lâkap taktılar. Çok edepli ve akıllı (bir) insan idi. Babasından sonra birçok yerler gezdi ve gördü. Sonra bir yeri beğenip orada durdu. Bugün o yere ‘Isığ Köl/Göl’ derler. Çadır evi (otağı) o çıkardı/icât etti. Türklerin içinde bâzı âdetler var, O’ndan kaldı.” (Ebulgâzi Bahadır Han, 1979, sy. 18-24)
aygıdeğer Okuyucularımız!..29 Ekim 2024 günü okuduğumuz bir makâle ile 11 Kasım tarihinde neşrolunan bir târihî araştırma yazısında geçen iki ayrı cümle bizi bu “taşlama” şiirini yazmaya âdeta mecbur etti. Bilindiği üzere; bir Rus veya ABD lideri (gâvuru)na, siyasî nezaket/saygı gereği “Sayın Putin” veya “Sayin Biden” vs. hitap edilirken, Peygamberimiz Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) için uluorta “Ey Muhammed!..” “Ya Muhammed!..” diye hitap edilmesi, yukarıda “serlevha” hâlinde naklettiğimiz esaslar çerçevesinde yanlıştır, hatâlıdır ve günâhtır. Bir başka husus da “İslâmiyet, sanki Peygamberimiz Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ortaya çıkmış ve O’ndan önce yokmuş gibi, yanlış kurulan cümleler de oldukça hatâlı ifadelerdir ki, “Amentü” inancımızla da bağdaşmaz. Onlarca benzer ifadenin sonuncusunu bir “târihçi profesörümüz”ün kaleminden aynen sunuyoruz: “…Hâlbuki Orta Çağ dünyasında ortaya çıkan İslâmiyet…”El insaf beyler! El insaf Sn. Yazı İşleri’nden Sorumlu Müdür’ler ve Genel Yayın Yönetmenleri!..Buna bir “yeniden ortaya çıkan” veya “güneş gibi yeniden doğan İslâmiyet” şekli vermek çok mu zor?..Yukarıda “serlevha” hâlinde sunduğumuz “özet bilgiler”in Sizler neresindesiniz?..Diyoruz ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla… = = = ( * * * ) = = = Sorsam “Yazı İşler”e, “Yaşın nedir, başın ne?”;”At nalı’nca hatâ” var, gözüne bir “mercek” tak!“Musahhih” değil isen, bu “Gaste”de “işin ne?..”Her “yanlış’a ücret kes/puan ver”, “cezaya kim müstehak?Bu bir “ön tedbir” ki, “şahâneden şâhâne!..” “Ey Muhammed” diyen var, “Kur’ân’dan çok evveli”;“Hucurât: 2” ve “Nûr, 63” en güzeli; Bunlar “sürç-ü lisân”dır, gözden kaçmış besbelli!.. “Musahhih” değil isen, bu “Gaste”de “işin ne?..”Çiz-düzelt-tashih eyle; “şahâneden şâhâne!..” “Agop-Ataç Lisanı”, “söz meydanı/ceride”;“Nice dil yobazı”nı, bırak artık geride; “Görmeyen” var, “es” geçen; hüküm sürer beride!..“Musahhih” değil isen, bu “Gaste”de “işin ne?..”Çiz-düzelt-tashih eyle; “şahâneden şâhâne!..” “Agop-Ataç Lisanı”, “saptırmış” çok insanı; “Müslüman fikri” belli, kimde “Bâtıl aksanı?”;“Ar-hayâ” yoksunları, sözünden şıpşak tanı!..“Musahhih” değil isen, bu “Gaste”de “işin ne?..”Çiz-düzelt-tashih eyle; “şahâneden şâhâne!..” “Mısıroğlu Ağ’bey”in, kitâbını al-dağıt; “Bin Uydurma Kelime”, isyân eder ak kâğıt; “Türklükle/îmân” ile, bu işte bin bir bağıt!..“Musahhih” değil isen, bu “Gaste”de “işin ne?..”Çiz-düzelt-tashih eyle; “şahâneden şâhâne!..” KAYIKÇ’Ali diyor ki, “artniyet” elbet başka; “Yazıp-çabuk bitirmek”, döner bazen bir aşka; “İtikâd: Gözbebeği”, toz kaldırmaz, hem laçka!..“Musahhih” değil isen, bu “Gaste”de “işin ne?..”Çiz-düzelt-tashih eyle; “şahâneden şâhâne!..”
S |