YENİ NORMALDE SANAT
Kendini yeniden icat etmenin ya da yeniden doğarak ilerlemenin yolu sanattan geçer.
Sanatçının sanat tanımıyla diğerlerinin sanat tanımı arasında fark gittikçe büyüyorsa
toplumun sanata duyarlılığı mı yoksa sanatçının kendini aşkın sıçrayışı mı sorgulanmalı?
Çağın ötesine geçip karanlığı aydınlatıp yol göstermek sanatçının umurunda olmayabilir ama biz fanilerin o ışığa ihtiyacı var.
Sanatçıya rağmen sanatın hatırını gözetmek, bir şekilde sanatın kapsama alanında olmak bizim zorunluğumuz.
Acemi bakışlardır sanatçıyı diğerlerinden ayıran. Önyargısız bellekle bağımsız düşünceleriyle her yeni güne yeni olma şansı tanımasıdır onun yeteneğinin kaynağı.
Bir düzenin, alışkanlığın esiri olmadan bakabilme refleksleri körelmemiş, çocuk bakışlı yetkinliği algılarına heyecanla sürekli suretler deneyerek merakla ortaya çıkacak sonucu bekleyen, değişken
uyumsuz yeteneğiyle sanatçının sıradan insanlarla dost olması zordur.
Aslında sanatıyla dost olmak daha faydalı bir tutumdur.
Sanatçıyı dışlamamız onun dostluğunu tüketemeyişimiz, bizim gibi düşünmeyişi yüzünden ve pireye kızıp yorganı yakıyor sanatına da küsüyoruz da fare dağa küsmüş fare kimin umurunda. Sanat kendimizi umursadığımız için gündemimizden asla düşmemeli.Sanat mı sanatçı mı?Daha nitelikli yaşamak, mutlu olmak ve de yaşatmak için sanata yakın olmak zorunluluk lüks değil. Farklı bakış açısı kazanmak, ilerlemek ve farkındalık katsayısı yüksek insan olmak için nitelikli ilgi sanatçıyı da yaşatacaktır.
Yeni normal kavramı pandemik zorunlulukla hayatımıza girmekle kalmamış sanat farkındalığımızın da artmasına sanatın daha geniş kitlelerin ilgi alanına girmesine yaradı.
Bu ilgiyi doğru yönetmek ve artırmak için herkesin elinden gelenin en güzelini yapma sorumluluğu kapsamında.
Bu pandemik sürecin en yoğun tehdit ettiği çocuklarımızın olası olumsuz tutum geliştirmelerini sanata olan ilgileriyle atlatacaklardır. Yalnızlığın işe yarama duygumuzu tehdit etmesine karşı sanat güçlü üretme güdümüzü tetikleyerek imdada yetişecektir. Bu gücü çocuklarımızdan esirgemeyelim her fırsatta sanatla tanışmalarına ön ayak olalım.
Bu üretim ruhu bütün girişimciliklerin de anası olarak eğitimin her kademelerinde temel kazanım olarak ele alınması gerekmektedir.
Sanatsız kalan milletin hayat damarlarından birinin kopmuş olduğunun gerekçesini neden sonra anlamış olduk.Asım Kurumahmut
Kariyer ve Eğitim Danışmanı
toplumun sanata duyarlılığı mı yoksa sanatçının kendini aşkın sıçrayışı mı sorgulanmalı?
Çağın ötesine geçip karanlığı aydınlatıp yol göstermek sanatçının umurunda olmayabilir ama biz fanilerin o ışığa ihtiyacı var.
Sanatçıya rağmen sanatın hatırını gözetmek, bir şekilde sanatın kapsama alanında olmak bizim zorunluğumuz.
Acemi bakışlardır sanatçıyı diğerlerinden ayıran. Önyargısız bellekle bağımsız düşünceleriyle her yeni güne yeni olma şansı tanımasıdır onun yeteneğinin kaynağı.
Bir düzenin, alışkanlığın esiri olmadan bakabilme refleksleri körelmemiş, çocuk bakışlı yetkinliği algılarına heyecanla sürekli suretler deneyerek merakla ortaya çıkacak sonucu bekleyen, değişken
uyumsuz yeteneğiyle sanatçının sıradan insanlarla dost olması zordur.
Aslında sanatıyla dost olmak daha faydalı bir tutumdur.
Sanatçıyı dışlamamız onun dostluğunu tüketemeyişimiz, bizim gibi düşünmeyişi yüzünden ve pireye kızıp yorganı yakıyor sanatına da küsüyoruz da fare dağa küsmüş fare kimin umurunda. Sanat kendimizi umursadığımız için gündemimizden asla düşmemeli.Sanat mı sanatçı mı?Daha nitelikli yaşamak, mutlu olmak ve de yaşatmak için sanata yakın olmak zorunluluk lüks değil. Farklı bakış açısı kazanmak, ilerlemek ve farkındalık katsayısı yüksek insan olmak için nitelikli ilgi sanatçıyı da yaşatacaktır.
Yeni normal kavramı pandemik zorunlulukla hayatımıza girmekle kalmamış sanat farkındalığımızın da artmasına sanatın daha geniş kitlelerin ilgi alanına girmesine yaradı.
Bu ilgiyi doğru yönetmek ve artırmak için herkesin elinden gelenin en güzelini yapma sorumluluğu kapsamında.
Bu pandemik sürecin en yoğun tehdit ettiği çocuklarımızın olası olumsuz tutum geliştirmelerini sanata olan ilgileriyle atlatacaklardır. Yalnızlığın işe yarama duygumuzu tehdit etmesine karşı sanat güçlü üretme güdümüzü tetikleyerek imdada yetişecektir. Bu gücü çocuklarımızdan esirgemeyelim her fırsatta sanatla tanışmalarına ön ayak olalım.
Bu üretim ruhu bütün girişimciliklerin de anası olarak eğitimin her kademelerinde temel kazanım olarak ele alınması gerekmektedir.
Sanatsız kalan milletin hayat damarlarından birinin kopmuş olduğunun gerekçesini neden sonra anlamış olduk.Asım Kurumahmut
Kariyer ve Eğitim Danışmanı